nehir düştü bir kelime
ateş sağdı ağır ağır
badem gözlü gökyüzü
uykuya durdu,
mateme sağır.
Söyle kandil
bu nasıl rüzgar,
kulağım kum torbası
kalkışmış bize çığlıklar.
ölüm nafile miydi
tanıksız mıydı bu yaşlı şölen,
kırkı çıkmıştı ağıtların
çoğu kırkına varmadan.
sus kandil
diri baş nefessizken biçare
sustuysan, sus…
döne döne parlarken sen her adımda
el vurdular turnalarına
sustuysan sen, hep sus…
sön kandil
seyreylersen bir daha, sön
masalsan beşiğinde yüreğime
ya sen beni
ya ben seni….
Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
Devamını Oku
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.