Sen yada sen-sizlik ne fark eder ki?
En sonunda sevmek olsun yeter ki!
Suretler önemsiz, gördüğüm yalan,
Bir gülüşün yeter cemalindeki.
Ayrılık acısı geriye kalan,
Bir ateş etrafında pervaneler misali,
Durmadan dönüp durdum ta ki yanıncaya dek,
Kavruldum ben, kül oldum, bu vuslatın son hali,
Savurdum küllerimi Aşk`a kanıncaya dek.
Zaman ağır ağır ilerliyor
ve bozuk bir saat
zamanlı zamansız acı bir haberi veriyor sanki.
Kuşkular uyanıyor düşüncelerimin
en kuytu köşesinde,
Musalla taşının gölgesi düşmüş,
Tam üzerimize, ıssız bir gece.
Anladım ki bütün herşey bir düşmüş,
Dünyevi bir haz, bir zevkmiş sadece.
Bakışlar, gülüşler basit bir süsmüş,
Öyle bir yolculuk ki dillerdedir hep adı,
Öyle bir yolculuk ki iki an arasında;
Heyhat! Hiç gidiş-dönüş bileti satılmadı,
Hakikat tüm anların Hakk`a erdiği anda.
Şu gök kubbeye doğru yankılanan sese bak!
Dalga dalga yükselir, seslenişin özü: Hak!
O ne ahenktir öyle o ne içten bir çağrı,
Yüzler Kıble’ye dönük secdeye varmış, Ağrı.
Saf saf dizilmiş alem sırayla vakit vakit,
Hayat birkaç günden haftadan ibaret,
Bu dar vakte sığmaz böyle engin bir aşk.
Bulduysan eğer şu dünyayı inkar et,
İnan! Arasan da yoktur dengin bir aşk.
Yollara düşersin bir sevda uğruna,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!