varoş arası buz tutmuş şosede
yalnızlığa yazgılı gece
fermuarı bozuk, yakası nemli palto
gece yarısı devriyeleri, sivil kuşkular
sokaklara sığmayan şehir…
‘şiire can veren şiirbazlara…”
sisler bulvarında bakışsız bir kedi kara
rüzgar dolu konaklar kurulur
bir denizin çekildiği bütün kıyılara
gerçeğin öte yakasında
kekeme bir gece dolar birazdan içeri
sen rüzgârını alır gidersin
saatin kuşuyla kalırız baş başa
yağmur atıştırmaya başlar gecikmiş bir şeylerden
şarabım ve ben yeni yalnızlığa başlarız
aylardan eylül… sabaha çok var daha
I /
gece yarısı çığlıkları sesleniyor cama
karanlığa yapışmış kuş kanatları
ben susarsam öyle konuşuyor cinnet
kayıp ömrün suç yaftası gözleri
seni öpünce...
bir uzunca susmak geliyor aklıma
birden okullu oluyor sokak çocukları
senin en merhametli yerinden öpünce
"bitemeyen şeylere"
geldik ya gideriz elbet, yine eylül
eskişehir ‘den acı kalkar doğu ekspresi
peşimde kendine ağır bir sonbahar yaprağı …
bu yalnızlığa şimdi bir yerlerden başlamalı
yolunu kestirmek zor şarap sessizliğinin
hiçbir şeyin yenisi sayılmayız aslında
kasaba lokantaları, bilyeci çocuklar
gülkurusu kasım akşamında
yapraklar düşer hüznün deprem saatlerine
şehrin astıma tutulmuş bulvarlarından
yılların bezgin seyyahları geçer
yetişemezler hiçbir yere
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!