Torunlar bu gibi bağ ve bağıntının büyüsel anlanmasıyla, vefa duygularını içselleştirmişlerdi. Bu içselleştirme torunlardan atalara doğru mana algılı yepyeni vefayi duyguya dönüşüyordu. Bu yüzden totem torun, atalarından; geleceğin bilgisini de büyücüleri eliyle istiyordular.
Burada kutsallık ve geleceği bilme konusuna izninizle bir parantez açayım. Kutsal olan, atalar yaşantılımı oluşla, atalara dek deneyim, bilgi, kural olmuş tüm koruyuculukların; totemdik toruna geçmesidir. Doğa karşısındaki yalnızlıklar içindeki torunlar bu yol haritasına can simidi gibi sığındılar. Güvenli olan bu sığınmacı izleklerin torunda uyandırdığı duygular vardı. Hissin ve hissin büyüsel etkilerle totemi torunda oluşan minnetler toplamı, kişilerimizin kutsallık algılarıydı.
Sosyal yapı ölüm- doğum ve doğanların büyümeleri olacakla bir nehrin kesikli sürekliliği gibi bir akışlar devamlılığı arz eder. Kişi kendi kesikli sürekli bulunmasın duygu ve egosunu kendi öznelliği içinde büyütür. Kişi bu ego büyütmesiyle sosyal devamlılık içindeki kendi dışındaki sürekliliğin algısı olan akışı, kimi kez kendi duygusu içinde es geçer ve göremez olur.
Yani atalar deneyim bilgi ve kuralları sosyal devamlılık içinde kesintiye uğramadan süren bir akışlıktır. Kişilerimiz toptan olanın algısıyla, dışındaki devamlılığı hala şimdiki gibi tam olarak ayrıntılaşamıyordu. Ancak kişileşen algı üzerinde hayali, sanı kanısını oluşturuyordu. Halbuki atalar kutsal bilgisi, kendi üzerinde totem aittisine yansıyan manyetik kupleydi. Duygularıyla büyümüş kişi, bunu pek göremez. Demiştik bu dönem fazlasıyla duygular egemenci dönemdi.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta