O sırlı rüyanın bitişine bu âlem nasıl dayandı?
O sevgilinin gidişine, bu can nasıl yandı?
Bir kar tanesi gibi eriyip akan,
Şen şakrak dünya hevesim yandı.
Gökten yeri kavuran güneşin sıcağında susuzluğum,
Çölün serabında susuzluktan çatlayan dilim yandı.
Son nefes sanırdım Can’a en sarsıcı zelzeleyi,
Mazlumun, yetimin ahında duyunca onun ismini,
Son nefesteki vahım da yandı.
Duyunca ashabın gözlerindeki yaşları,
Yüreği yanan Bilal’in hissinde ahım da yandı.
Kelebekler gibi kalbime konan sevgisi umudum,
Özleminde, tahtımdaki çeşm-i ahum da yandı.
Güldeki kokuydu ondan kalan hatıra,
Özleminde gül de yandı, kalbimdeki kuruh da yandı.
Onun sevgi tohumlarıydı yeryüzünde devrilmeyen tek devrim,
Yokluğunda filizlenen can da yandı, kâinat da yandı.
Döndüm, döndüm onu yâr edenin kıblegâhına,
Yüreğim onu yâr edenin nazargâhında yandı.
Yananlarıma kalkandı ruhum,
Kalbim onu yâr edenin kıblegâhında yandı.
O sevgili,
Onu sevgili edenin yolunda,
Yananlarıma kalkan ruhum da yandı.
Vuslatında her şey yanıp küllerinden doğdu yeniden,
Özleminde tutuşan ne varsa,
Onun bıraktığı çileli sabrında dayandı.
Her şey ayrılıkların feryadıyla yanıp geçti içimden,
Kül oldu, damla damla yaş olup aktı gözlerimden.
Kayıt Tarihi : 6.5.2024 03:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!