Çok şehirlerde yaşamışlığım vardı
Çokça sürüklediğimi bilirim leşimi ardımdan
Bir bavul dolusu
Hatıra,pişmanlık ve anlamsızlık peşim sıra
Çokça kaçışlarım vardı arkama bakmadan
Mesela çocukluğum ilk terk ettiğim şehirdi
Bu şehrin bütün sokakları sana mı döner
Yok mu insafı olan bir köşe
Beni senden kurtaracak…
Mahalle mahalle kaçıyorum sensizliğe
Sense çoktan zapt etmişsin şehri
Bütün posta kutularında el yazın
Bilirim sen yazdın o şiiri
Kağıdın akından belli ellerinin değdiği
Kokusundan belli,dünya yasemin kesti
Kıvrılarak akışından belli
Bir elin aşkı yazarak ibadet etmiş şiirle
Öteki sol yanağında ki gamzenin üstünde
çıldırmışlığın kapı eşiğindeyim
önümde deliliğin bahçesi
çitleri yok,kırmışlar delirmeyi daha önceden akıl edenler
bahçe
kırmızı tahta topaçlar gibi
döndürüyor dünyayı gözlerimde
beni anlasan
utandırmadan anlasan hem de
savunmalarımı sıyırıp üstümden
soysan anadan üryan
dört duvar dört direk kalana kadar
anlasan
Sabahtı
Bir perde aralandı usuldan
Sokak aynı sokaktı
Ekşi,nemli ve gri…
Güneşsiz bir sabaha uyanan…
Uzun,ince ve köşeden kıvrılan…
Seni ilk gördüğümde
Yoksa sen mi beni önce görmüştün
Hatırlamıyorum ki kafam karışıktı
Hayat zordu
Bugünden daha zor değildi belki
Ama bilmiyordum ki
Hüzün tek kişiliktir
İçinden yapraklar dökülür
Anadan üryan kalırsın
Kaçacak köşe bırakmaz
Hüzün çemberdir çünkü
Ve çemberler köşesizdir
Zordu tabi şairin işi artık
Geç gelen gemi
Tramvayda aşık olunan sevgili
Elli yıllık sevda acısı
Bir çift nazara aşık olmak üç asır
Yoktu artık…
Gecenin en işlek saatleri
Bir deli bağırıyor içimden,dünyaya
Delikanlıysan kus içindekileri
Güneş’e kus,Ay’a kus…
Sür kötü ne varsa,sür hadi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!