Şu ömür dediğin nedir ki!
Akıp gitti işte sel gibi.
Gençlik,deli bir rüzgâr idi,
Esip geçti işte yel gibi.
Düştü siyah saçlarıma ak,
Bir de sen atma bağrıma ok.
Gel de benim şu halime bak,
Uzak durma öyle el gibi.
Geldiğim anda şu dünyaya,
Başladım hızla yaşlanmaya.
Bakamıyorum ben aynaya,
Saçları dökülmüş kel gibi.
Soldu gözümde bir bir renkler,
Boşa gitti bütün emekler,
Tat vermiyor artık yemekler,
Köpeğe dökülen yal gibi.
Çirkinse kişinin üslûbu,
Yüzünden akar taassubu,
Tehlikeli bir insandır bu,
Dibi görünmeyen göl gibi.
Yaşlandım,görmüyor gözlerim,
Ağrıyor,tutmuyor dizlerim,
Pek dokunaklıdır sözlerim
Seherde öten bülbül gibi.
Yalnız yürüdüm hep yollarda,
Sallanmadım hiç ben kollarda.
Yapraksız, kupkuru dallarda,
Soldurdun beni bir gül gibi.
Ey yâr,ömrüm verdim ben sana,
Dönüp bakmıyorsun sen bana.
Hiçbir şey zor gelmez insana,
Gündüzün kesilen yol gibi.
Mehmet Hoca:Yel gibi esem,
Bilmem kızar mı yaşlı desem?
Tat verirdi gençken taş yesem,
Kovandan damlayan bal gibi.
Kayıt Tarihi : 9.6.2020 10:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!