RAMAZAN DEDİK
Sabırla orucu, tuttuk, otuz gün
Allah'a, el açtık, hem de, her öğün
Çözüldü, çok şükür, nice kör düğüm
El veda, ya şehri, Ramazan dedik
Rasim TURAL (Rasim USTA) 1910-1972
Şimdiki Bulgaristan, o zamanların Romanya toprakları olan yerde 1910 yılında dünyaya geldi. Önce Rasim ustanın Doğup büyüdüğü yerden bahsetmek istiyorum. Babası Ömer usta, Anası ın ismi ise Sabriye dir. (Selviye )olarakta geçer. Ömer usta Şimdiki mühendislerin ayarında desem haksızlık olur. Kendi tasarımlarıyla yaptığı değirmenler onu büyük üne kavuşturmuş. Kendi yel değirmeni olan Ömer usta Akkadınlar Kamerler Köyünde sayılan sevilen birisidir. Ustalıkta Taştan geçmeli kemerler yapımında usta olan Ömer usta Çifçilik işlerinde genelde Tütün üretimi yapar. Mahalenin kız kadın onun tütün tarlasında tütün toplar. Elpeze dedikleri Tütünleri yapraklarını ipe dizer, depolarda kurturlar. Bu iş Hiçte kolay değildir. Yaprakları toplama işi sabah namazında serinde yapılır. Sıcakta toplanan yapraklar kırılır ipe dizilmez. Kuruyan yapraklar sınıflara ayrılır. İpek işleriylede ugraşıları olan bu memlekette Ömer Usta devletin Türkiyeye iskan kararıyla 1934 yılında elinde ne var ne yok satar. Bu Ak topraklara gelme işi iki yıl askıya alınır. Bu dururudan etkilenen Ömer usta kahrından hastalanır ve Türkiyeye geleceğine dört gün kala vefat eder. Ölmeden önce Oglu Rasim ustaya seni kandırmak isteyenler olur. Sakın burda kalma Türkiyeye git diye sıkı sık tembih eder. Şİmdilerde jinkof tarafından ismi değiştirilip Akkadınlar ilçesi Dulova olarak geçer. Kamerler köyü ise Zaritsa olarak geçer. Mahalenin ismi ise Şu günde dahi Ömer ustalar mahlesi diye söylenmektedir. Kamerler Köyünün yüz elli hanesinin yetmiş beşi. Ömer ustanın soyundandır.
Romanya doğumlu Rasim usta Karaman oğlu boyundan olup,Yörük Türkmen’idir.
1911-1912 Tarihinde Bütün Balkan’ların elden çıkmasıyla, çeşitli tarihlerde Müslüman, Türkler Ak toprak dedikleri Anadolu topraklarına toplu halde göç etmeye başlamışlardır.
ŞAİR ÖMER TURAL'IN BABASI RASİM USTA'YA AĞIT
Doğum, Bulgaristan, bin dokuz yüz on
Yaş, yirmi altı'da, Ana Vatan, yön
Atmış iki sene, ömür buldu son
Karagöl köyünde, öldüm dostlarım
RAHMETLİ KASIM AĞBİME AĞIT
Duyun arkadaşlar, duyun gardaşlar
Duyun dağlar taşlar, gökteki kuşlar
Derdim büyük akar, Gözümden yaşlar
Gardaş acısıyla, ağlar gezerim.
RUHUNA BİR DU'A
Elin tarak ettin,saçın taradın
Öpmeye kıyamaz, hergün koklardır
Evladına gözün, gibi bakardın
Ruhuna bir dua, okuyan varmı ?
Sabır Ver allahım Sabır..
Bizemi kaderin,bütün oyunu
Kavuşmaya ayrılıklar takılı.
Sinemde yarası bitip kapanmaz
Vuslata,firakın ağı takılı.
Türk köyü Müslüman köyü olduğuna dair iddaedenler çoğunlukta.Bunu antirolijicilere bırakıyorum.Yanlız buralarda bir yerleşim alanı var olduğu kalıntılarla tesbit edilmekte. Yol altında mezarlıklar mevcut olup,daha sonra buraların taşlarının sökülüp,temizlenip tarla yapıldığı söylenmektedir.
Sabun çeşmenin suyu şifalı,sabunsu,yumşak ellerini yıkarken aynı sabunla yıkar gibi eline yumşaklık verir.
Vatandaşlar günlerinin uygun zamanlarında çamaşırlarını,kilimlerini bu çeşmede yıkarlardı.Dizanya edilmiş buranın suyu deterjandan daha iyi temizlik yaptığı için çevre köyler dahil sabun çeşmeye gelip çamaşırlarını ve yünlerini yıkayıp,temizliklerini yapıyorlardı.
Üzerlik.(Aşgar) bitkinin yeşil kısmını suyun içine atarak saçını yıkadığın zaman en iyi şampuğandan daha parlak,yumşak yapmaktadır.Aşgarın pürlerini suya katıp belirli çamaşırlarınıda yakadıkları zamanlar olurmuş.Bu mühütte aşgar otu çoktur.Halen aşgarın tohum başaklarından süs,güzelik yaparlar ve evlerine süs eşyası olarak asanlar mevcuttur.
Sabun pınarının suyunun çok güzel çayı olmaktadır.bir demliğe sabun çeşmesinin suyuyla az miktarda çay ile demlesen, bir başka kaynağın suyuyla aynı miktardaki suya daha çok fazla çay atılmasına rağmen aynı renkte olup,sabun çeşmenin suyuyla yapılan çay daha nesafet ve içilmesi doyumsuz olur.
SAÇLARIN.
Yar senin saçların,sarı saçların
Sarılsam boynuna örtse saçların
Dizinde dinlesem şarkı,türkünü
Boynuma dolansa sarı saçların.
Eğer bilseydin sarı saçlarının güzelliğini,
Saçlarını boydan boya uzatırdın.
Bakmasını bilsen o mâh gözünle,
Dumanlı dumanlı bakar dururdun.
Eğer bilseydin güzellikler yürekte,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!