KULLAR DİLEDİĞİ GİBİ YAŞASIN
İnsanım, insana, doğru söylerim
Kulları hakk yola, davet ederim
Dost, karışma derse, acep nedrim
Kullar dilediği, gibi yaşasın.
KÜLLERDEN DOĞAN: BİR ANNENİN DESTANI
(Genişletilmiş Hikâye–Şiir Karışımı)
Bir zamanlar, yüreği ürkek bir kuş gibi titreyen bir kadın vardı.
Çok şey görmüştü, çok şeyden kaçmıştı; ama yine de içinde
KÜL OLURKEN
Bir elimde çakmak,
diğerinde kalemim.
Yaktım sigaramı, üstüne ismini yazdım:
“Ömer’le Mihriban” diye.
KÜL YIĞINI OLDU!
Ziyana uğradı, onca emekler
Oysa, tutulmuştu, güzel dilekler
Düşmemişti elden, kazma, kürekler
Kül yığını oldu, bayraklı tepe
KUMAR YÜZÜNDEN
Oturdun masaya, kalma bilmedin
Zararından başka, bir şey görmedin
Sabahladın eve, bile varmadın
Gözü kör olası, kumar yüzünden.
KURBAN BAYRAMIMIZ
Mezar ziyareti, arefe günü
Ölüler, selamla, karşılar seni
Elinde olanlar, keser kurbanı
Kurban Bayramımız Mubarek Olsun.
KURBANİ ÜÇOK
/Bir Pehlivanın Hayat Hikayesi/
*
1914 yılında Erzurumda doğan ve 1947 tarihinde Sivas'da ölen Kurbani, yedi köyün yiğidi ve de dokuz kışlanın pehlivanıdır. Pehlivanımız, Mihrali'nin oğludur. Derler ki Mihrali bir şaplakla adam öldürmüş, başka bir olayda ise iki yumrukla bir adamı öldürmüş. Bu olaylardan sonra ise bir daha hiç kimseye vurmamaya yemin billah etmiş.
KURDA HAYRANIM
Kurdun uluması hoş gelir kulağa
Çakalın cazgırı kulak tırmalar
Asıl azmaz bal kokmaz demişler
Çakal her dem çakal, kurda hayranım.
BEYLER – KURTULUŞ DESTANI
(Ömer TURAL – Uyarlama, 2025)
Bu vatan bu bayrak bize emanet,
Böyle emretti Atatürk, millet,
KUŞ KAYASI KÖYÜ: Seki dedenin kuzey altı kesmine düşer. Karağıl batı kısım, kuzey kısmın az ilerisinde Talazoğlu yerleşimi vardır. İsminden de anlaşıldığı üzere orda yaşayan bir şahsın Talaz-Talazoğlu o mevkinin yerleşim yerini belirtip yerleşmiş ve yaşamıştır. Gemerek'e doğru İkizce-(Ekizçe) daha ilerde Gemerek'e doğru ufak tefek yerleşim alanları bulunmaktadır.
BALI KAYA: Bal arısı, fakat insanların ulaşamadıkları,müdahele edemedikleri, feni ve teknik şekilde değilde kara düzen bir şekilde kendi kendilerine yaşayan, idamelerini sürdüren arılar. Tarih kitaplarımızda kayalara çizilen resimlerde , insanların sarp kayalıklarda arıların yaptıkları baldan yararlanmak için kendilerini ipe bağlayıp tırmanarak çıktıkları kaya ve insan resimleri mevcuttur.
BALLI KAYA , Bu ballı kayadan, insanlarımız bir şekil yararlanmak istemişler ;fakat ulaşım mümkünsüzlügü yüzünden bir türlü bu arıların yaptıkları baldan yararlanamamış lardır. Balı alınamayıp sıcaktan peteklerin kırılmasıyla veya insanların herhangi bir şekşlde müdahelesiyle bu kayadan yer yer bal sızdıgı geçen zamana kadar halk dilinde söylenmekte idi.
Seki dedeye doğru bir bağ vardır,hemen alt tarafı ,sarı pınar mevki şimdiki Karagöl göletinin batı kısmı büyüklerimiz gerek örtülü,gerekse sarı pınar mevkiinde çifçilik yapıp, mal yayarlarken her birinin çok mazileri geçmiştir.Kimisininde çocukluğun verdiği korku,günlerce köye gidememenin verdiği köy özlemi.
Ayrıca yağmurda, yaşta çamurda, sıcak ve sovukta çekilen sıkıntılar saymakla bitmez Şimdi insana belkide çok basit geliyor, görülüyor ; ama buralar bizim büyklerimizin ve yaşıtlarımda dahil en zor ve güzel çağlarının geçtiği yerler. Bu anılar unutulmaz,bu anılar anlatılmaz. Ancak yaşamayla bilinir.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!