Yokluğunda açmadı gökte ebemkuşağı,
Varlığın sevinciyle gülümsedi bir gonca.
Kıskancından nergisin kurudu son yaprağı,
Sonbahara döndü yaz son yaprak da solunca.
Yokluğunda açmadı gökte ebemkuşağı.
Ne dudağımda gülüş ne damakta haz kaldı,
Çekildi üstüme toprak, havadaki toz kaldı.
Kaybolunca gökte ay, yerde insan ve şehir,
Göğsümde yanan ateş, ruhumdaki köz kaldı.
Adın ki ne vakit geçse bir cümlede,
Kıyametler kopar, başlar ince sızım.
Hâl kalmaz, arz etmeye hâlimi bile,
Sensiz ki öyle mecalsiz, dermansızım.
Ödünç kelimeler aldım ensesi kalın lugatten,
Elim genişleyince vereceğim birer birer.
Kim bilir fıkrası gibi Hoca Nasreddin’in
Doğurur kelimelerim benim de
Çoğalır.
Kaplar dağı taşı,
-Meleğime-
Hakiki bir meyvedir tatlı mı tatlı,
Ay gibi parlıyor o küçük alnı,
Terk eder görenler tacı ve tahtı,
İnce bir sızısın yürekte bebek.
Cennetim kokunda gizlidir melek,
Gecenin örtüsü sarmış her yanı
Kağıdım, kalemim, zihnim hep kara.
Tabibim derdime koyamaz tanı,
İlacım, merhemim, gönlüm hep kara.
Yalnızlık ezelde biçilmiş kaftan,
Koyu bir karanlıkta, vuruldu çocukluğum
Sanma ki yanan benim, kül olmuş çocukluğum
Birkaç tekerlemenin, arasına karışıp
Var iken birdenbire, yok olmuş çocukluğum
Yakınsın bana Rabb'im, şahdamarımdan yakın!
Uzaklık bana hastır, sana her uzak yakın.
Satılığa çıkardım eteğimde biriktirdiğim isyan kelimelerini
Bırakıyorum,
Çok sesli karmaşık bir zihin ırmağının yosun kokulu tortusunu
İçimde ne varsa,
Ne akıyorsa gözlerimden duruluk namına
Yalnızca onları, geceyi, parlak yıldızları, seni ve beni alarak avuçlarıma
Bir gün
Dilden dile yayılacak
Kahramanlık şarkılarımız.
Dost eller uzanacak,
Kel de olsak
Okşanacak sırma saçlarımız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!