bir yerde biliyorsun seninle karşılaştık
ben bir daldan kabuk gibi kuruyorken toprağa
sen bir dala yaprak gibi yürüyordun topraktan
özsuyunda kar suyu,yolun bahar, zaman pul
bana altın,güz makasın ağzındayken kefen çul
ağlayınca
gözlerimden kalkar gider dünya
canıma geniş açılan pencerenin
buğulu camını siler
tuz gölümden iki damla
düşer taşlarım beynimin kasığından
bir limanda ikiye bölündü
vedalaşırken asker
üçe bölündü,dörde,beşe
bir limanda ikiye çıktı
vedalaşırken yüreği
yüzlerce yıl yeşil gözlerine baksam
kırpmadan yaşartmadan
uyumak beynimin inilmez kuyusundan
çekilse kirpiklerinle
alınsa taze badem kabuğu gibi gözlerimden
I
biz hem bir elin parmağıyız
hem hiç benzemez parmak izimiz
üç yanı deniz bir yanı kara ülkemin
benim dört sınırım kara bir yanım yar
I
selçuklu’dan kalma biri babam
yakın arkadaşı ibn-i rüşt’ün
hep bir seccadenin üstünden, yıldızlara bakan
bisiklet istedi çocuk
henüz dünyası bisiklet
dünyası bisiklet çocuk
amcadan dünya istedi
zor bir dünyaya be çocuk
siz hiçbir zaman yokken
her zaman vardınız
asla ve hiçbir zaman sevemezdiniz
ben her zaman seviyorken sizi
eğer sevgilim diyeceksem
alnımı,göğsümü yırta yırta
sevgilim diyeceksem
sesin iğne,tenin ipekten iplik
ellerin usta
dudakların kızıl bir özeti aşkın
sen ki
uzun anlatıldın
ne sancılar çekti zaman
seni karnına düşürdüğünden beri
sular seni fısıldadı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!