Aziz Efendi bağ dikmiş,
Eski köye yeni adet getirmiş.
Dağın yamacında,
Üzüm mü yetişirmiş.
Günü gelmiş,
Asma kütükleri meyvelerini vermiş.
Kırılan kalbin ustası yok bilirim,
Unuturum, bir kıvılcımda kırar dökerim.
Eğitim,tecrübe ve tüm kurallar,
Gerektiğinde, birden kayboluyorlar.
Dostlarım, kabullenmişsiniz beni,
Acizliğe direnen,
Yokluğa aldırmayan,
Kavgadan kaçmayan,
Bazen isyankar,bazen uçuk,
Sen miydin o çocuk?
Ferit’in kahvesi….
Tavla oynuyor iki kişi…
Yaşları yirmili…
İşin ucunda para var,
Kumar besbelli.
Dünyanın yaşını hesaplamışlar,
Evrenin sınırlarına dayanmışlar,
Hesaplayanlara,inananlara,
Saygı duyuyorum.
Her şey gerçek mi?
Leyla ile Mecnun,
Ferhat ile Şirin,
Kavuşamayan ikililerin,
Sevda adına çektikleri,
Hüzünle biten hikayeleri.
Ve daha niceleri.
Bir Süryani köyüne geldim,yol bitti,
Bağlık,meşelik arazi,
İlerlerken anlarsınız suyun kıymetini,
Çapayla açılan kanallar,
Yağmur suyu bekleyen sarnıçlar,
Böyle devam ediyor arazi,
Kapat gözlerini,görme,
Duyma olanları,dünyayı dinleme,
Ayrıl günlük yaşamından,
Başbaşa kal aklın ve kalbinle.
Görüyormusun kendini,
Polislikten atıldı,
Eşinden, çocuklarından ayrıldı,
Yaşlı annesinin yanına geldi,
Geçimi,annesinin dul maaşına kaldı,
Adnan’dı adı.
Bekçisin dediler,
Eline bir tüfekle mermilerini verdiler,
Eşkiyayı köye sokma,
Yaylada konaklatma,
Erzak toplatma,
Diyerek,sorumlu tuttular,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!