Ölümü Konuşmak Şiiri - Bedrettin Keleştimur

Bedrettin Keleştimur
417

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Ölümü Konuşmak

Bilir misin şu dünya,
Emanet yurduymuş!
Nefis, nefis; beni benden
Çalan pusuymuş!
Her giden yolcu,
Ameliyle anılırmış!

O hayret, O haşyet ‘ölüm’
Yaman bir ayrılık
Senin sevgin bu mu, dünya!
Muhabbeti aldın
Tebessümü aldın
Meğer ‘yalnızız’
Issız bir sokaktayız!
İzbe bir yolda!
Ayazdayız!

Merhaba deriz,
Dirilişe ve Ölüme!
Merhaba deriz,
Fenadan Bekaya!
Merhaba deriz,
Bahardan Kışa!
Merhaba deriz,
Gündüzden Geceye!
Merhaba deriz,
İki hecenin soğukluğuna!
Hakkı soluklayan,
Nefese!

Vücudun kıyamda,
Gölgen secdede!
Bakın o musalla taşına,
Bekaya açılan,
Yolun ilk durağı!
Bütün yüzler,
Hakk’a dönük,
*** **
Bir dörtlüğümüzde;
“Şehri Kabristan gördüm, ‘ölümsüz gerçek’ orda
Kupkuru kavganın bittiği dönemeç orda
Ne mazlum, ne mağrur endişesi(..) o mabette
Öyle bir hayat ki, ‘ebedi hakikat’ orda…”
*** **
Şöyle, bir an ölümü tefekkür ediniz!
Son on yıl içerisinde;
Oturduğunuz apartman katında,
Sokağınızda, Mahallenizde, Yaşadığınız Şehirde;
İzzet Paşa Camiinden,
Kocatepe Camiinden,
Fatih Camiinden,
Kimleri salalarla uğurlamışsınız!
Dünya ve Yas…
Öksüz ve Yetim…
Hasret ve Hicran…
Nefis ve Nefes…
Birbirine o kadar yakın ki!
Zarf ve Mazruf misali!
*** ***
Günler sayılı,
Zaman yamanmış hey!
Anadolu’nun kapılarını açan,
Büyük Kumandan Sultan Alparslan,
43 Yaşında…
Bir çağ açıp, çağ kapatan,
Allah Resulünün, ‘Fethi Mübin’
Müjdesine Layık Fatih,
49 Yaşında…
Milli Mücadelemizin öncüsü,
Cumhuriyetin Kurucusu,
Aziz Atatürk,
57 Yaşında…
Rahmeti Rahmana yürüyorlardı!
Kahramanlar,
Meğer ömürleri,
İkindi vakti kadar;
Gölgeleri uzun,
Gönülleri yüce,
İzleri derin olurmuş…
*** ***
Ölümü konuşmak;
Özlemleri bir daha yaşamak,
Yudumlamak gibi bir şeymiş meğer!
Şair ne diyor;
“Ölüm güzel şey budur perde arkasından haber
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber”
Hz. Mevlana, bu güne;
“Şeb-i Arûs”
Yani, “Düğün Gecesi” diyor!
Bizlerde diyoruz ki,
“Şu canı, bedende konuk bilirim
Her anı, biçilmez kıymet bilirim
Dört yanı; bir ufuk, âlem bilirim
Âlemde; canı, cananı dinledim…”
*** ***
Bilir misiniz,?
Soğuk bir rüzgâr gibi eser ölüm!
İlla deyip hakikat keser yolum!
Görebilsen bekaya koşar halim
Sır kalemim dünyayı yâd etmişti!

Ölüm kusan hakikat koş peşimden
Ayrılık arkadaşımdan, eşimden
Yalnızlık ki, sımsıkı tutar şimden
Bir ömür dolusu seda gitmişti

Uçun uçun dalgalar; köpükten alevlerle
Yüklenin buzdağına, kâinat üşümekte…
*** ***
Ölümü konuşmak,
Yunus’un diliyle,
Bir adım ötesinden,
Sonsuzluğa yürümek!
Kalbi bir sükûnetle,
Hakiki dostluğa Merhaba diyebilmek…
O yolun yolcularını,
Uğurlayabilmek!

Bedrettin Keleştimur
Kayıt Tarihi : 25.3.2011 16:27:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bedrettin Keleştimur