Ölüm
Ruhumun kapıları açıldı;
Hayallerim çürümüştü, sevgilerim ise gizlenmişti
Karanlığı özümsemiş yaşayan ölüydüler artık
Hüzün ve korku, hatta sevgilerim,
Unutulmuş,
Kaybolmuş...
Kışın dondurucu soğuğunda bırakılmış küçük bir çocuk gibi,
Donuk gözlerle ardımdan bakan anılarım,
Ölüme terkedilmiş...
Donuk gözlerle ardımdan bakan anılarım,
Alacakaranlığı yaşıyorlardı artık,
Tek çabaları ölmeye çalışmaktı.
Unutulmuştular,
Sonsuza akıyorlardı...
Savaştan çıkmış gibi darmadağındılar
Yaralıydılar,
Yaralanmış çocuklarımdılar,
Çaresizdim onlar gibi,
Kurtaramadım onları kendim gibi...
‘’Umut’’ soyutluğunu bile yitirmişken
Perdeleri aralamak niye.
Geride anlamsız bir yaşam kaldı sadece
Savaşlarda bırakılmış çocuk gözleri
Sıcaklığından habersiz bir beden
Ve duygularından sıyrılmış bir beyin...
Her şey soğuktu,
Donuyordum gitgide,
Paramparça hayallerim,
Sonsuza akıyorlardı umarsızca...
Bir kibrit alevinin sıcaklığı kalmıştı sadece..!
Isıtsın isterdim yüreğimi
Sıcacık,
Yaşatsın isterdim,
Kurtarmak istediğim yanımı...
Sevgilinin yüreğinde yaşamak istedim
Yaşamı gözlerinde,
Sıcaklığı teninde...
Dağları, vadileri yürümek istedim
Gözyaşı gibi sıcacık,
Gökyüzü kadar sonsuz,
Okyanuslar kadar derin.
Saçların rüzgarın asiliğine direnirken
Teninin kokusunu hissetmek isterdim
Yaşamak gibi.
Kuralların gereksizliğine mi yetersizliğine mi yanmalı
Ya da doğallık denen yalanın varlığına mı?
Anlatamamak galiba beyinleri silikleştirip yalnızlaştıran
Ve korkudur bizi doğal olandan uzaklaştıran.
Kabullenemeyiz korkmayı, uzaklaşırız sadece;
Bizleri boğacak sandığımız mutluluklardan,
Bizim biz olmamızı sağlayan doğaldan...
Gideriz, uzaklaşırız sadece,
Güneşin yeniden doğacağını sandığımız başka diyarlara.
Başka bir yönden güneşin doğacak sanırız,
Bizim olacak sanırız, olmaz
Sanırız sadece
Çaresizce uğraşıp durmak işte yaptığımız şey.
Ama ölürüz yinede yaşadığımızı sanarak,
Körelip giderek,
Ardımızda ölüm bırakarak...
Yaşam anlamını çoktan öldürdü mü gerçekten...
Yokluk ile varlık aynılaştı belki de,
Ölüm doğallaştı aslında yalnızlık gibi.
Ama yine de;
Ölmek için yaşamak ilginçtir be dostum,
Dünde kalanlar,
Geleceğe taşınamayanlar,
Tutsak edilmiş mutluluklar,
Ve diğerleri...
Dün denen şey;
Unutmak istediğimiz yalnızlığımız,
Yalnızlık da F tipi bir ölüm...
Yaşanacak mı toprak rengi gözlerinde mutluluk,
Unutulacak mı buğday sarısı teninde ölüm,
Başka baharlara mı erteleyeceğiz güneşin doğuşunu,
Yitip gidecek miyiz yine yaşamla ölüm arasında.
Çaresi olmayan,Issızlığı yaşayan ölüler gibi...
Hep donuk gözlerle mi bakacağız aydınlanacak güneşe,
Yaşamın diğer renklerine dönüp siyah-beyaz yaşamak gibi...
Ama yinede ’’şiir tadında’’ yaşayacağım öldürdüğüm yaşamı…
Yaşar OkçuKayıt Tarihi : 8.4.2004 20:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)