düşlerimde de gördüm onları
katrana boyuyorlardı gökyüzünü
kutup gibiydi simaları
dipsiz uçurumlar açılıyordu gülüşlerinde
ölümden ağırdı kahkahaları
bıçak ucu damlıyordu sevinçlerinde
sevgisiz, barışsız bir dünya dönüyordu
zemheri esiyordu gözlerinde
karanlığın şafak rengiydi
belki de yüreğimin tunç sesiydi
gözlerimin gri kuyularına vuran
bir flaş çakımı denli
yaşanan sevinçti uyanış
savaş, ölüm, açlık
bitmeyen işkence
nereye gözünü açsan aynı dönence
en korkunç zılgıtlara zincirlenmiş yürek
ilk, kaptanlar terkediyor gemileri
çanlar çalıyor, ezanlar okunuyor
tanrı suskun, yer-gök yanıyor
ah o kundaktaki masum yavru
dizlerini döven kadın
ve sen öksüz bırakılmış çocuk
biliyor musunuz ağlattınız beni
hem de çok ağlattınız
gözlerimdeki bu yaşlar
Bosnalıdır, Ermeni’dir
Çeçen’dir, Rus’tur
Türk’tür, Kürt’tür
Afrikalıdır, Çingene’dir...
zaman
yine o eski yılan
“yeni dünya düzeni” adında
gömleğini değiştiren bir canavar
dünya
yine aynı kovan
aynı petek
çiçek çiçek açıyor ölüler
egemenin dolmak bilmez ambarına
kan taşıyor arılar
lâkin ufukta umut, kurtuluş var
biz ya görürüz ya göremeyiz
lâkin ufukta umut, kurtuluş var
kaç ırk asimile edildi dünyada
kaç yiğit pusuya düşürüldü
kaç yiğit öldürüldü
kaç insan katledildi
akarsulara yazıldı adları
silinirse nâmerdim
çocuk sevinci yarınları parçalıyor
yedi başlı ejdarhalar
bir dalaş var aralarında
bir it dalaşı
öyle bir dalaş ki
geriye iki seçenek bırakmış
ya onurunla öleceksin
ya da onursuzca yaşayacaksın
birgün
ama birgün
vallahi birgün
şart olsun ki birgün
güneş doğacak
o gün
tarihi yazılacak evrenselliğin
ve şen şakrak olacak dünya
Kayıt Tarihi : 1.1.2009 16:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!