bilmem ki
hangi zamandı yitip gittiğim
yollar yabancı
şehirler dargın
hangi zamandı
yüzünden bir yol bulup da geri dönemediğim
içimden adressiz bulutlar geçiyor
toprağın hacmi yağmur kokuyor
içimi ebediyete hazırlayıp duruyor
sensiz her güne bin azap veren beyhude zamanın
aynası kırılmış gözleri kör bakıyor
öyle bir yerinden kanıyor ki biçâre yanım
dibini göremediğim bir heyulanın çığlığından akıyorum
şimdi ölmeyeceksem
neden!..
ertelenmiş bir sevincin donuk camlarından bakıyorum
şimdi sönmeyeceksem
neden!..
hüzünlü bir sevdanın kuytusunda patlayan güneşe
soğuk bir mühür gibi vurulduysam
çılgın bir gülümseme bekleme benden
yeniden yorumlansın bakışlarım
bakarken aydınlığın pusuyla öpüşen penceresinden
karlı bir dağdan önce ..
ondandır sıcak bir iklimin rüyasına dalışlarım
asi bir uğultu usulca söndürüyor
gecenin harlı gözlerini
kalbimin hatlarına kara tonu ağır trenler yanaşıyor durmadan
acının hükmünü en iyi kim verebilir!
yağmurlar alnımda buğulanyor
gök kubbeye asılan niyazım
belki de bu gece son buluyor
gel ey sevgili!
baharında ağlayan nar aşkına
sensizlik
mor bir sürgünün ucundan siyaha düştü
neşenin rengi melâl
vuslat nağmeleri ölüydü
ey benim can yerime
ey benim can seferime hançerlenen
yoluma hasımsız ağıtlar seren
bir nehirdin sen içimde çağlayan
şimdi; garip bir serçe gibi titrerken ardından
gülümsüyor ötelerden firak
nasıl bir nâra düştü
ötme ey bülbül
sakın bırakma beni kanatlarından
gönlüm derin derin uçurumlara düştü
Kayıt Tarihi : 18.3.2011 19:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!