Ben bir ölüyüm,
ağlaşan iki kumru...
anlamış sevdiğim köpek,
insan gibi gözleri dolu...
yüzüme kadar çekilmiş
kar beyazı bir örtü..
selasının okunmasını bekleyen,
musalla taşında bir ölü!
Ne ses gelir, ne seda
nutuk atan dostlardan
adım okunur bir ara
uzun makamlı seladan...
bir maşrapa su ile başlanır
yıkanma vakti gelince
içimde son kalan çırpınışlar
su ile akar gider ince ince
içimi yakan sıcak su değildir
aradığım yüzleri bulamayışım
tanımadığım bir kaç insan
ve çıplaklığımdan utanışım
kefenim giydirilir
damatlık nazikliliğinde
kuşağım bağlanır
kollarım,ayaklarım içinde
sonra el üstünde yolculuk
bu fasıl çok hoşuma gider
dört kolludan ineceğim birazdan
cemaat toplanır birer birer
namaza durulur
ve nihayetinde sorulur
"nasıl merhum" diye
kötü diyecekleri yok ya
adet yerini bulur
sonra eve doğru yolculuk
iki metre kuyu kazılır
eski bir tahta üzerine
merhumun ismi yazılır.
kuşağım çözülür
toprak kucakladığında bedenimi
duygularım renkleriyle akıp gider
kimse,kimse görmez gözlerimi
zamanla toprak oturur yerine
üstünde yaban otlar biter
ziyaretçi bekleyen mezarın
üstünden uzun yıllar geçer
Ve,ve beklenen kişi gelmez
ne kış görülür,yaz görülür
nihayetinde geldiğinde
O da bir ÖLÜDÜR....
Yavuz Büyük
Kayıt Tarihi : 26.6.2024 01:13:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!