Ölü
Yapraklar kör ebe oynuyordu alaca karanlıkta, hışırtıları duyuluyordu
Ay matem halinde bükmüş boynunu geceye sokuluyordu
Kurtlar uluyordu dağların ve tepelerin ardından dik başlı ve mağrur
Bazen ağlıyordu gök hüzünden toprak yağmura doyuyordu
Kılıç kalkan kuşanmıştı kurtlar böcekler ve torak altında ete susamış haşereler
Meğer ne kolay oluyormuş tertip etmek bir ziyafeti yağmur dolarken iliklerime
Kemiklerimden sıyrılan et suretleri doyururken bir ölü nasıl hayat oluyormuş kimilerine
Soğuk,sıcak aldırış etmiyordu artık,ıslanmışsın, donmuşsun kavrulmuşsun ne fark eder
Sızmışsın hayallerden yalancı sevdiklerinin belleklerine ve kuruyup kalmışsın oralarda bir hayal gibi
Üzerinde açan gonca gül ne zarif, kırmızısını damarlarından almış boynu boynuna dolanmış gibi
Kanserli ciğerlerinde kalan son nefes, içinde dolaşan kurtçuklara yarım hayat sunar gibi
Hatırlar mısın, gıdıklanırdın bedeninin mahrem yerlerinden ve ince parmakların süzülüşünden
Esiri olurdun kahkahaların ve günahlar işlerdin başka bir nefes koynuna sokulurken
Aşk ninnileri söylerdi köşede bir cellat, dökülmüş dişlerinin arasından tıslar gibi
Tabutun en usta en maharetli ellerden ve görülür güzelliği yeni yetme bir tasarımcı güzelin gözünden
İşlemeli taşları vardı göz yaşı gibi incilerden ve çamurlu ayaklarıyla hiç aldırış etmiyordu mezarcı
Hiç umursamıyordu koynuna sokulan taze bir ağaçtan işlenmiş nadir parçaları bir güzelliği dişler gibi
Elinde 99 luk tesbihi dolanıyordu bir aksi ihtiyar elinde kemikten bir asa ve boynunda tüm mezarların anahtarı
Dualar okuyordu, tütsüler yakıyordu, günahlara serap serpiyordu, parlatıyordu cesetleri elleriyle
Gözleriyle hayalini kuruyordu pırlantaların incilerin ve yakuttan gerdanlıkların
Boynunda parmaklarında ve bileklerinde kör topal karısının bir genç kadını hayal eder gibi
Mırıltılara yükseliyordu ruhlar, ışıldayan gözler ve kara kuyulardan sızan bakışlar
Ellerinde kemiklerden ve derilerden neyler, sazlar,davullar ve tamburlar
Gecenin ayazında ölülerden bir orkestra kurar gibi
Cümbüş vardı kulübesinde aksi mezarcının
Ellerinde son bedenden kalma bir koku, dizlerinde toprak zamanların yorgunluğu
Dişlerinde ve yüzünde bir ölüden yarım bir gülümseme, kirpiklerinde örümcek ağları
Sahipsiz bir bedenden kaçıp gelip yatağın kıyısına ilişmiş bir dilenci hali
Elbiselerinde kefenlerden beyazlık ve çürümüş zamanlardan kalma rengârenk salış
Ayakkabıları bir savaşçının bedenine yapışmış derilerden kazınmış
Yorganı gecenin örtüsünde pencereden sızan karanlık ve önünde ölüler orkestrasından bir an
Titreyen dişlerinde korku var şu an ve bir ağıt dillerde
Sessiz geçen gecelerin sonunda bu soğuk toprağın altında
Bir ruh var bedenden muzdarip ve kemiklerden sıkılmış
Bir uzun gazel söylüyor o gece kirli mezarcının dudaklarında
Kayıt Tarihi : 22.6.2010 13:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!