Gabar dağlarında yankılandı dün gece,
Sesimi duydun mu anam?
Hain de olsa içim yandı onu doğuran anaya.
Teslim ol diye bağırdım.
Ama çekmişler de esrarı, duysalar da anlamadılar,
Anlamadılar sesimdeki manayı.
Anlamadığı gibi hangi cehenneme düştüğünü,
Kim ile boy ölçüştüğünü anlamadı, anlamadı anam!
Bebeye kurşun sıkan bana çiçek atacak değildi ya,
Doğduğu köyü ateşe veren,
Keleşle bana neşe verecek değildi ya!
Vızıldayarak geçti burnumun dibinden birkaç kurşun,
Kuş değildim uçacak,
Bekledim siperde, kimsenin burnu bile kanamasın diye,
Dualarla, tövbelerle bekledim anam!
Allah’ım şahit,
Çanakkale’de, Kafkaslarda, Irak’ta, Anadolu’da dün,
Omuz omuza dövüşen dedelerimizin hatırına;
Aynıydı dinim,
Aynı olan Peygamberimiz, Kitabımız hakkına,
Geçmişte yaşadığımız güzel günlerimiz,
Düğünlerimiz, derneklerimiz, emeğimiz, ekmeğimiz,
Eğitimimiz, hukukumuz adına,
Çekemedim tetiği, çekemedim be anam!
Silahlar patlamıştı bir kere, susmuyordu gayrı.
Bir sağımda sekiyordu deli kurşun, bir solumda…
O hengâmede Urfalı Kasım’ı gördüm.
O, kardeşim, onbaşım, tertibim, canım arkadaşım,
O iki çocuk babası, onun yeri gönlümde bir ayrı.
Tüfeği gibi yangındı kara ve iri gözleri.
Bir hedefe bakıyordu bir bana çakmak çakmak.
Korktuğumu sanıyordu, bana bakıyordu acıyarak.
Bir işaret çaktı gözlerini biraz daha karartıp biraz daha açarak:
-Yakışmıyor sana korkmak,
Haydi, acıma ite, durma bas tetiğe!
Oysa zerresi yoktu korkunun ben de,
Tek kurşun atmadım ama tüfeğimin ateş gibi kızgındı namlusu;
Yakıyordu elimi de ateş gibi kabzası.
Değil Kasım, herkes sansa da beni korkak;
Analar ağlamasın, ciğerler dağlanmasın, boyunlar bükük kalmasın diye,
Kıyamıyordum öldürmeye, kıyamıyordum o namussuzu be anam.!
Bir nida duydum,
Dondu kaldı “Allah” adıyla dağ taş o an;
Bu seste öyle müthiş bir iman!
Baktım Urfalı Onbaşım.
Süzülüyordu şakağından ince bir kan!
Kelime –i Şahadet getirirken yavaş yavaş gevşiyordu,
Az önce yumruk olan elleri.
Kara gözlerini gördüm:
Daha bir kara, daha bir iri…
Yine bana bakıyordu, bu kez biraz üşümüş gibi!
Boyarken yanaklarını al kan,
Bir nur indi ve iki hilal dalgalandı bir an,
Ve gözleri parladı yıldız yıldız sanki mutluktan.
Ve aydınlanan esmer teni, daha bir güzeldi, daha bir diri,
Bayrağımın gölgesi üstüne düşmüş gibi.
Öyle sıkıştı ki ana, işte o an yüreğim, sanki beynime sıçradı tüm kan.
Ve dayanamadım, dayanamadım bastım ben de,
Bastım Tekbirlerle tetiğe.
Yandım anam! diye bağırdı karanlık inde biri.
Asıl ben yandım anam, asıl ben:
Hem Kasım Onbaşı’ma hem kendi başıma.
Yine kan sıçradı, yine kan...
Hem bu sefer benim mermimden toz konduramadığım kardeşliğe be abnam! .
İnandığım tüm değerler adına,
Ant olsun ki, Allah’ım da şahit,
Dağa çıkarıp bu biçareyi itenler kalleşliğe,
Razıydım Urfalı Onbaşımın yerine beni yapsalardı şehit.
Ve yine seve seve olurdum;
Ağıtlar yerine davul zurna sesleri duyulsaydı,
Ankara’m, Diyarbakır’ım, Edirne’mde.
Bayram yerine dönüverse keşke, Trabzon, Adana, Afyon, Siirt...
Vallahi yine olurum;
Hangi köşesinde yaşarsa yaşasın Türkiye’min,
Her kardeşimin yerine olurum yine seve seve şehit.
Canavar gibi ininden çıkıp köy basan, mezra basan vahşiyi,
Kanlar içinde gördüm dün.
İnsanlıktan çıkmış, saçı sakalına karışmış, kir pas içinde,
Vücudu delik deşik.
Yaşça benden küçük, boyca eşit…
İçim cız etti,
Gözü açık gitmiş zavallı, örttüm.
Ve okurken ruhuna Fatiha,
Bu garibanı bağışlasın da,
Onu dağa çıkaran hainleri cezalandırsın diye,
Açtım ellerimi yalvardım Allah’a!
Ve anladım ki anam:
Kolay yapılsa da kalleşlik,
Belki vurulur, belki yaralanırmış,
Ama kolay ölmez, ölmezmiş kolay kolay kardeşlik.
Bu şiirin videosuna aşağıdaki adresten ulaşabilirsiniz.
http:video.mynet.com/necipzeybek/Necip-ZEYBEK-OLMEZMIS-KARDESLIK/1291760/
ANA DUYGU: Anadolu toprakları, farklı ana ve babadan dünyaya gelip ayni dini, ayni kültürü, aynı kaderi yaşayarak kardeş olan insanların ortak vatanıdır. Kardeşlerin bir arada huzur ve mutlu bir şekilde yasamasını hazmedemeyen bir takım çıkar gurupları, aramıza nifak sokmuşlar, kardeşliğimizi bozacak duygu ve düşünceyi bir takım gafillere benimsetmişler, birlik ve dirliğimizi bozmuşlardır. Bizim vazifemiz kötü niyetli insanların oyununa düşmemek, birbirimize düşman gözüyle değil kardeş gözüyle bakmak ve acılarımızı yok edecek kardeşliğimizi güçlendirecek söz ve eylemler içinde olmaktır. Kardeşlerin arasında akan kanın durması; kimsenin öfkesine esir düşmemesine bağlıdır.
Kayıt Tarihi : 4.10.2008 21:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir Kasım Onbaşı’nın Şehit edildiği Kuzey Irak harekâtının sonrasında yazdım. Ancak bu konunun fazla yazılıp çizilmesi de kanatimce düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürmek anlamına geldiğinden yayınlamaktan kaçındım.
Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki birliğimizi ve dirlğimizi kimse bozmaz baoamaz ve bozdurmayacağız. Yel kayadan ne götürürkü katrşılarındaki milet tarih sahnasine daha dün çıkmadı on iki bin yıllık devlat geleneğine sahip bizi parçalamak isteyenler, biz imparorluklar kurduğumuzda milet oma şuuruna bile erşememişlerdi.; buna tala tarih tanıklık etmektedir avrupadaki eyalet sistemi bunun yaşayantarihi bir belgesi ve vesikasıdır. Biz biz olalım yeter
Vatan aşıkyla yana gönüleri yürekten selamlıyorum şahsınızda.
şehitllerimizin ruhları şad olsun selam ve dua ile
Yüreğine sağlık. Tebrikler
Selam Ve sevgilerle
Seyfeddin Karahocagil
Aydınlık günlerin Türk Milleti'nin olması dileğiyle okudum bu güzel ve anlamlı şiirinizi...Tebrikler...
Hoş göreceğiniz umuduyla ben de aynı konuda bir şiirimi ekleyeceğim.Sevgi ve saygılar
Çiçekleri Uzatamadım Anne
Günlerdir dağlardayız
Yorgun ve uykusuz
Ayaklarımız isyanlarda
Acıyor anne acıyor içimiz
Habis
Bir ur gibi bedenimizde
İsyan eden hücreleri
Nasıl, nereden başlamak gerekirse…
Zor be anne
Kesip atmakla da olmuyor
Acı veriyor bu yara
Kan durmuyor
Bir dağın kuytusunda konaklamıştık yine
Uzandım, başım bir taşın üstünde
Uyumuşum
Öpüp kokluyordun
Saçlarımı okşuyordun anne
Uçuyordum işte yine düşümde
Çiçekler görünce birden
Kokunu özledim
Adını bilmediğim nice kır çiçekleriyle
Papatyalar topladım
Kokladım kokladım
Uzatıyordum ki sana
Uyandım birden
Çiçekler kan içinde
Kopmuştu kanatlarım
Ne uçabiliyor
Ne de koşabiliyordum
Çiçekler yere
Ben pusuya düştüm anne
Pusuya düştüm
Çiçekleri uzatamadım
TÜM YORUMLAR (7)