Ölmenin de zamanı var! Şiiri - Ayşenur Y ...

Ayşenur Yazıcı
96

ŞİİR


22

TAKİPÇİ

Ölmenin de zamanı var!

Geride kalanlar seviyorlar mı seni
bilmek istersen
yağmurlu bir günde terk et dünyayı!

cenaze arabanı takip ederlerken
Istanbul’da deli gibi yağmur yağmalı
Trafik bir açılıp bir tıkanırken
Takipteki arabalar kaybolmalı!

mezarlıkta yerim bulunana kadar
çamur tırmanır bileklerine…
imam beklenir, üşünür…

derken
-yağmura rağmen- su dökmek isteyen çocuklara,
çukura inip, tahta döşeyenlere,
üstüne toprak yığıp, dua okuyanlara
para dağıtılır

ölüm kokan botlarını eşikte koyup,
evlerine girdiklerinde
ve ıslak çoraplarını kırmızı parmaklarından çıkarıp,
çaylarını avuçlarına aldıklarında
içlerinden biri
“öf be Ayşenur” diye mırıldanır…
.....
Üç beş yıl önce hastanede
Onun başucunda beklediğimi çoktan unutmuşlardır!

12.12.2004
(23.30)
Olmadık zamanda ölmeyin sokağı

Andrea and

Ayşenur Yazıcı
Kayıt Tarihi : 17.2.2008 21:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


'Dost olanın kalbe eziyeti hissedilmez' demek için yazılmış bu vasat yazıyı çok dikkate almayın bence! Şiir denmez bile... Nesir gibi bir paylaşım işte,öylesine... Neden mi dile geldi bunlar? Bir dosta yıllarca hiç 'of' demeden koşmuş ve koştuğum işlerinin şeceresini bile tutmamışken, bir kereliğine de olsa yardım istediğimde görmezden gelmesi üzerine yazıldı bunlar... Dilerim yağmurlu bir günde ölmem ve onlara eziyet olmam.... ............................................................................................................. Mesnevi I. cilt: 'Ben her cemiyette ağladım, inledim. Fena hallilerle de eş oldum, iyi hallilerle de. Herkes kendi zannınca benim dostum oldu ama kimse içimdeki sırları araştırmadı. Benim esrarım feryadımdan uzak değildir, ancak (her) gözde, kulakta o nur yok. Ten candan, can da tenden gizli kapaklı değildir, lâkin canı görmek için kimseye izin yok... .....Bu neyin sesi ateştir, hava değil; kimde bu ateş yoksa yok olsun!

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Gülümser Gül
    Gülümser Gül

    bir insanı kırk sene sırtında taşı,birgün indir,senden kötüsü yoktur..derler ya...
    beklemeden yapmak lazım herşeyi...
    yapıp denize atmak...
    ama insanız işte..değil mi:))

    Cevap Yaz
  • Esra Kaya
    Esra Kaya

    Ölümün yüzü sıcak olsaydı keşke ve üsdadın kurguladığı gibi ne güzel olurdu vedalar ve hiç olmayan öfler...

    ktlu/yorum sevgilerimle


    Yaşamın en tatsız tarafı sona eriş seklidir...

    Şüphesiz ki yaşamı tersten yaşamak daha güzel, hatta mükemmel olurdu.

    Nasıl mı?

    Cami'de uyanıyorsunuz.

    Bir tahta sandık içerisinde, herkes karşınızda saf durmuş, iyiliğinize dua

    ediyor ve tüm haklar helal edilmiş vaziyette tabuttan doğruluyorsunuz,

    yaşlı, olgun, ve ağırbaşlı olarak.

    Herkes etrafınızda, büyük bir itibar, iltifatlar, çocuklar torunlar hepsi

    hazır.

    Arabanıza kurulup evinize gidiyorsunuz.

    Doğar doğmaz devlet size maaş bağlıyor, aylık veya üç ayda bir maaşınızı

    alıyorsunuz.

    Ne güzel, hazır maaş, hazır ev...

    Altmışlı yaslara kadar garanti, huzur içinde yaşıyorsunuz.

    Sağlığınız gittikçe düzeliyor, kaslar güçleniyor, kuvvetleniyorsunuz.

    Bir gün çalışmak istiyorsunuz ve ise ilk başladığınız gün size hoş geldin

    hediyesi olarak bir plaket ve altın kol saati veriyor patronunuz.. ve

    genel müdürlük veya bunun gibi yüksek bir makamdan tecrübeli bir insan

    olarak ise başlıyorsunuz.

    Herkes karsınızda el pençe divan...

    Vücudunuzda da bazı hoşa giden hareketler de başlıyor.

    Gittikçe zayıflıyor forma giriyorsunuz.

    Diğer hormonal aktiviteler artıyor, fevkalade.....aman ne güzel günler

    başlıyor... derken bir gün patron size artık üniversiteye gitsen daha iy i

    olur diyor.

    Bu arada babanız ortaya çıkmış, 'fazla çalıştın' diyor 'artık eve dön, işi

    bırak, okumaya basla, harçlığın benden olsun...'

    Keyfe bakar mısınız?

    Okuduğunuz dersler gittikçe kolaylaşıyor. Ekmek elden, su gölden bir dönem

    başlıyor.

    Partiler, diskotekler, kızların sayısı artıyor.

    Derken anne ve babanız sizi götürüp getirmeye başlı yor, araba kullanma

    derdi de yok artık....

    Günün birinde sizi okuldan da alıyorlar, 'evde otur, keyfine bak,

    oyuncaklarınla oyna' diyorlar.

    Mamanız ağzınıza veriliyor, zaman zaman altınızı bile temizliyorlar, hatta

    bu durum alışkanlık yaratıyor ve hiç tuvalet kullanmamaya başlıyorsunuz.

    Derken anneniz bir gün size süt verme kararını alıyor ve başka bir keyifli

    dönem başlıyor.

    Mama artık her yerde, her an ve en taze şeklinde hazır.

    Bir gün karanlık ılık ve sıcak bir ortama giriyorsunuz. Beslenmek için

    ağzınızı açmaya dahi gerek yok, bir kordondan besleniyor, sıcacık,

    yumuşacık, gürültü ve patırtısız bir ortamda yaşıyorsunuz.

    Küçülüyor, küçülüyor, ufacık bir hücre halini alıyorsunuz.

    Veeeeee....

    En güzeli deeee......

    Günün birinde müthiş keyifli b ir geceyle hayatiniz bitiyor...

    Can YÜCEL

    Cevap Yaz
  • Ömer Taşoğlu
    Ömer Taşoğlu

    içlerinden biri
    “öf be Ayşenur” diye mırıldanır…
    .....
    Üç beş yıl önce hastanede
    Onun başucunda beklediğimi çoktan unutmuşlardır! ....şiiri kurtarmaya yetmiş
    kurtarılmaya neden muhtaç ki şiir? ? ?
    bana göre şiir tadına uzak kalmış biraz...

    buna rağmen çok ama çok beğendim şiiri...
    düşündüren
    tebessüm ettiren
    evet ya bak herkesi anlatmış dedirten

    Cevap Yaz
  • Yaşar Aslan
    Yaşar Aslan

    Allah insani nankör dostan uzak tutsun. hislerinizi ne güzel kaleme alyyorsunuz en güzel sevgilere saygilara laik kadim dost.

    Cevap Yaz
  • Bahadır Özen
    Bahadır Özen

    ölüm içimizde hep duran bize en yakın olan gerçek...içten dizelerdi saygı ve selamlarr

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (9)

Ayşenur Yazıcı