Bir an kapım çalınsa,
gecenin en sessiz saatinde,
yağmur damlaları pencereye vururken,
çıkıp gelsen…
Bıraktığın gibi olmayabilir çokça şey;
ağarmış saçlarım,
yılları tüketmiş yaşım,
belki biraz yorgun, biraz eksik…
Ama olmasın yaa…
Çünkü seni gördüğüm an
her şey yeniden doğar,
her kırık zaman onar,
her boşluk dolardı sana sarılınca.
Sarılsan…
Sıkıca sarsam seni,
katıla katıla ağlasak
onca zamana, hiç konuşmadan…
Olmaz yaa…
Ama yine de diyorum:
Çıkıp gelsen,
ellerin ellerimde,
yüreğin yüreğimde…
Yağmur damlaları gibi
gözlerimizde birikir özlemler;
her damla
kaybolmuş anıların hatırlatıcısı olur
ve ben her damlada seni ararım.
Belki yıllar geçti,
belki şehir değişti,
belki biz biraz daha büyüdük,
ama ben hâlâ bekleyen o çocuk kalbimle buradayım.
Ve gecenin koynunda,
bir yıldız kayarken,
dilerim ki yolun kapıma düşer,
ansızın, hiç haber vermeden…
Çıkıp gelsen…
Ve ben seni görür görmez
tüm kırık zamanları sarar,
tüm kaybolan anları geri getirir,
ve gözlerinde kaybolurdum
bir kez daha, yeniden.
Her adımın yankısı sokaklarda,
her nefesin rüzgârda
ve her bakışın yıldızlarda
beni sana çağırır.
Olmaz yaa…
Ama yine de diyorum:
Çıkıp gelsen,
bu geceyi biz yapalım,
yağmurla yıkanmış bir masal gibi,
sessiz, sıcak ve sonsuz…
Ve o an,
zaman durur,
şehir uyur,
sadece sen ve ben kalırız
ve bütün özlemler,
bütün kırık yaralar
bir tek sarılmayla iyileşir…
Özgen Öz
Kayıt Tarihi : 20.12.2021 01:21:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yağmur gece boyunca kesintisiz yağmıştı. Şehrin ışıkları ıslak kaldırımlarda kırık kırık yansıyor, rüzgârla birlikte adeta bir şarkı mırıldanıyordu. Sokak lambalarının sarı ışıkları, gölgelerle oynuyor; geceyi büyülü, ama bir o kadar da hüzünlü kılıyordu. Evde her şey sessizdi; sadece zamanın hafif tıkırtıları ve yağmurun melodisi duyuluyordu. Ama kalp, sessizlikten çok daha hızlı çarpıyordu. O kalp hâlâ seni bekliyordu. Yıllar geçti; saçlar ağardı, eller biraz daha titrek, yüz çizgileri zamanın ağırlığını taşıyor ama özlem hâlâ genç, hâlâ yakıcıydı. Kapının çalması gerekiyordu. Ama kapı hâlâ sessizdi. Her rüzgâr esintisi, her damlayan yağmur damlası, kalbin içinde bir kıpırtı yaratıyor; “Belki ansızın çıkıp gelecek” diyordu. Ve o anın hayali, gözleri kapalı, sanki gerçekmiş gibi içini titretmeye yetiyordu. “Ya çıkıp gelse?” diye düşündü. Seni görür görmez, yılların ağırlığı kaybolacak mıydı? Onca suskunluğu, onca kaybolan anı, bir sarılmayla geri getirebilir miydi? Eller birbirine değdiğinde, gözler birbirine baktığında, zaman durur muydu? Kalpteki boşluk, bir nefesinle dolar mıydı? Yağmur damlaları camda bir ritim tutturmuş, her biri bir hatıra olmuştu. Her damla, kaybolmuş bir gülüş, unutulmuş bir an, biriktirilmiş bir özlem gibi düşüyordu. Rüzgâr, saçlarını savuruyor, hafifçe yanağına değen serinlik, geçmişin sıcaklığını hatırlatıyordu. Düşünce bir adım ileri gitti: Belki kapıyı çaldığında hiçbir kelimeye ihtiyaç olmayacak. Sadece varlıklar birbirini tamamlayacak; bir sarılma, bir dokunuş, tüm kırık zamanları onaracak, tüm kaybolan anları geri getirecekti. Ve gecenin sessizliği, onların aşkını kutlayan tek şahit olacaktı. Kalp atışları hızlandı. Hayali adımlar kapıya yaklaştı; elini tutacakmış gibi bir esinti, gözlerine bakacakmış gibi bir gölge… Ve o an, tüm dünya sustu. Yalnızca iki ruh vardı: biri bekleyen, diğeri belki ansızın gelen. “Çıkıp gelsen…” diye mırıldandı. Ve gecenin koynunda, yıldızlar saklanmış, yağmur usulca durmuş, şehir uyumuş gibi oldu. Kapının ardında belki yıllar geçmişti; belki saçlar ağarmış, gözler biraz daha bilge olmuştu. Ama kalp hâlâ aynıydı. Hâlâ seni bekleyen, hâlâ seni özleyen, hâlâ seni sarılmaya hazır bir kalp vardı. O kapının çalması anı geldiğinde, dünya bir kez daha dönmeyi unuttu. Eller birleşti, gözler buluştu ve hiçbir kelimeye gerek kalmadan, sadece varlıklarıyla birbirlerini tamamladılar. Tüm özlemler, tüm kırık zamanlar, bir tek sarılmayla iyileşti. Yağmurun hatırası camda kalmış, gece ise artık bir masal olmuştu.
Merhaba sevgili kardeşim: Devrim Kırnak.
Corana virüsünün Dünya'nın başına bela kesilmesiyle artan iş yoğunlu dolayısıyla uzun süre çok sevdiğim antoloji sitesinden ayrı kaldım. Bu süreçte pek çok hastamızı ve yakın akrabalarımızı kaybettik. Mekanları Cennet olsun.
Bu aralar biraz zaman bulunca çok sevdiğim antoloji sitesine dönebilme fırsatını buldum.
Olmaz Yaa şiiriniz. Çok güzel bir şiir olmuş. Yoğun duygu altında kaleme alınmış, kalemin duygulu ve vurgulu gücünü gözler önüne seren seçkin bir eser. Tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim. Her şey sizin ve sevdiklerinizin gönlüne göre olsun.
Şiir sanat ve hayat yolunuz su gibi açık ve Güneş gibi aydınlık olmasını dilerim.
Ayrıca 2022 yılının size ve tüm sevdiklerinize sağlık, mutluluk ve esenlikler getirmesini dilerim.
Sevgi ve saygılarımla.
Dr. İrfan Yılmaz - Bodrum.
TÜM YORUMLAR (3)