-Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? -
(Kuran-ı Kerim)
Olmaz ya... Tabii... Biri insan, biri hayvan!
Öyleyse cehalet denilen yüz karasından
Kurtulmaya azmetmeli baştanbaşa millet.
Kâfi değil mi, yoksa bu son ders-i felaket?
Son ders-i felaket neye mal oldu? Düşünsen:
Beynin eriyip yaş gibi damlardı gözünden!
'Son ders-i felaket' ne demektir? Şu demektir:
Gelmezse eğer kendine millet, gidecektir!
Zira, yeni bir sadmeye (çarpmaya) artık dayanılmaz;
Zira, bu sefer uyku ölümdür; uyanılmaz!
Coşkun, koca bir sel gibi, daim beşeriyyet,
Müstakbele (geleceğe) koşmakta verip seyrine şiddet.
Dağlar, uçurumlar, ona yol vermemek ister...
Lakin o, ne yüksek ne de alçak demez örter!
Akvam (kavimler, milletler) o büyük nehre katılmış birer ırmak...
Elbet katılır... Hangisi ister geri kalmak?
Bizler ki bu müthiş, bu muazzam cereyanla
Uğraşmaktayız... Bak, ne kadar çılgınız anla!
Uğraş bakalım, yoksa işin, hey şaşkın!
Kurşun gibi sur'atli, denizler gibi taşkın
Bir çağlayanın menba-i dehhaşına (dehşetli kaynağına) doğru
Tırmanmaya benzer, yüzerek, başka değil bu!
Ey katre-i avare (zavallı damla) , bu cuşun, bu huruşun
Ahengine uymazsan, emin ol, boğulursun!
Yıllarca, asırlarca süren uykudan artık,
Silkin de muhitindeki zulmetleri yak, yık!
Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır;
Dünya uyanıkken uyumak, maskaralıktır!
Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet...
Ey derd-i cehalet, sana düşmekte bu millet,
Bir hale getirdin ki, ne din kaldı, ne namus!
Ey sine-i islam'a çöken kapkara kâbus,
Ey hasm-ı hakiki (derçek) , seni öldürmeli evvel:
Sensin bize düşmanları üstün çıkartan el!
Ey millet uyan! Cehline kurban gidiyorsun!
İslam'ı da batsın, diye tutmuş ye diyorsun!
Allah’tan utan! bari bırak dini elinden...
Gir leş gibi topraklara kendin, gireceksen!
Lakin, ne demek bizleri Allah ile iskat (susturmak) ?
Allah’tan utanmak da olur, ilim ile... Heyhat!
18 Cemaziyelevvel 1331
11 Nisan 1329
1913
Kayıt Tarihi : 10.2.2002 01:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Müslümanı bir bütün olarak ele alan ve Safahat’ında, onun yaşamından pasajlar sunan Mehmet Akif Ersoy,eğitimi hayatın olmazsa olmazlarından biri olarak görmüştür.Cehaleti en büyük düşman olarak kabul etmiş ve bunu bir şiirinde şöyle dile getirmiştir:
“Eyvah! Bu zilletlere sensin yine illet…
Ey derd-i cehalet sana düşmekle bu millet,
Bir hâle getirdin ki, ne din kaldı ne namus
Ey sine-i İslâm’a çöken kapkara kâbus
Ey hasm-ı hakiki, seni öldürmeli evvel:
Sesin bize düşmanları üstün çıkarılan el! ”
Gerçekten de Akif’in teşhisi çok doğrudur Hiçbir şeyden çekmedik cehaletten çektiğimiz kadar... Hep cahilliğimizin kurbanı olduk. Kendi hatalarımızı görmek istemeyince, kabahati yüce İslâm dinine attık. Geri kalışımıza gerekçe olarak onu gördük. Oysa kendimizi kandırdık. Yanlış teşhis, tedaviyi geciktirir; hatta imkânsız kılar. Gaflet uykusundan uyanmak gerekir.Çünkü Akif’in dediği gibi, uyanık olmalıyız:
“Yıllarca,asırlarca süren uykudan artık,
Silkin de: muhitindeki zulmetleri yak,yık!
Bir baksana: gökler uyanık, yer uyanıktır;
Dünya uyanıkken uyumak maskaralıktır! ”
Memleketin kalkınması ve çağdaş medeniyetler seviyesine erişmesi için kadın-erkek,yaşlı- genç demeden herkes eğitimden, üzerine düşen payı almalıdır. Eğitim, çağın gereklerine uygun ve millî olmalıdır. Genç nesiller fennî ilimlerin yanında, dinini de öğrenmelidir. Çünkü dinî ve fennî ilimler terazinin iki ayrı kefesi gibidir. Birinin boşluğu ötekinin dengesini sarsar. Akif,“Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? ”(Zümer S.9.Ayet) ilâhi sualine karşılık şu cevabı veriyor: “ Olmaz ya … Tabiî… Biri insan, biri hayvan! ”
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “İlim Çin’de dahi olsa gidip alınız.”buyurmuştu. Buradaki Çin, uzaklığı sebebiyle, özellikle belirtilmiştir. Akif bu hadisten yola çıkarak Müslümanlara şu tavsiyede bulunuyor:
“Müslüman,elde asâ, belde divit, başta sarık;
Sonra sırtında yedek şaplı beş on deste çarık;
Altı aylık yolu, dağ taş demeyip çiğneyerek,
Çin-i Maçin’deki bir ilmi gidip öğrenecek.”
Kur’an’ın ilk ayetinin “Oku” diye,bariz bir emirle gönderilmiş olması tesadüf değildir.İslâm,okumayı terakkinin vazgeçilmez bir şartı olarak görmektedir. Müslümanlar bu gerçeği idrak edemediği için müstemleke durumuna düşmüşlerdir.Oysa Müslümanların sahip olduğu topraklar,yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından çok zengindir.Fakat çağın ilmine sırt çevirdikleri için ellerinin altındaki hazineleri çağdaş ülkelerle paylaşmak zorunda kalmışlardır.Akif bakın nasıl bir dünya hayal ediyor:
“Sayısız mektep açılmış:Kadın,erkek okuyor;
İşliyor fabrikalar,yerli kumaşlar dokuyor
Gece gündüz basıyor millete nâfi âsâr
Adeta matbaalar bir uyumaz hizmetkâr
Mülkü baştan başa imâr edecek şirketler;
Halkın irşâdına hâdim yeni cemiyetler,
Durmayıp iş buluyor,gösteriyor,uğraşıyor;
Gemiler sahile boydan boya servet taşıyor…
Hasır üstünde bu rüyaları görmekte iken,
İki mel’un gözün altında ayıldım birden.”
Hepimiz aynı rüyayı görmüyor muyuz yüzyıllardır? Bu rüyanın gerçek olması için daha ne bekliyorsunuz? Herkes vazifesinin başına! ...
M.NİHAT MALKOÇ
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni/TRABZON
e-mektup: [email protected]
TÜM YORUMLAR (2)