..ve sınırlar çizmiştim hayata - korkmuş gözlerimin ardına,
kaçamaz olmuştum
ne gecemden
ne gündüzümden
Çığlığı olmuştum dilsiz direnişlerin
(........ bu!)
bu yolun derdi çoktur
kanarsın cilveye-naza çaresi yoktur
ayrıca çemkirmen boşa - bunda sevdanın hiiiç suçu yoktur
acemi yolcusun - şüphesiz gözün kördür
Boşamı dönüyorum dercesine karardın,
soğudun Dünya!
Hayatın yalanı olmuşsun...
Hani yuvarlaktın sen Dünya!
kusursuz belalara bulanmış gün
..ve bir öğlen vakti eceli gelmiş köpek gibi cami duvarına işerken bela,
tam orta yerinde avlunun ibadet yapmaya çalışan aptal,
ibadet arkanda be cahal!
Mızıkçı bir çocuktum
Oyunlarla boyanmış günlerden ibaretti_ içi kayıp yıllarım.
Kumdan kaleler yaparken gizlemiştim şahsınıza ihtiyaç yanlarımı..
Bilesiniz..
kabuğundan habersiz kaplumbağayım
kokuşmuş bir sığınma iç güdüsüyle,
toprağa saplanışım durur umudu ile yürüyorum...
ağır ağır yürüyorum...
gece...
ışığı yanan,
Suları sıkılmış,
adını yitirdiğim,
... ve güneşin kucağında kaybolan pembe gecenin karnında;
son damlaları da ben yutayım diye çabalayan kum tanelerinde; kuru kum tanelerinde yürüyebilmenin hayalini kuruyorum...
Güneşe dokunmanın, ona sarılmanın imkansızlığında, kendime imkanlar yaratıyorum...
Gözlerimde biriken küçük su damlalarında...
..ve o yüce elin avucunda İstanbul
bir ben fazla
bir beni kustu koca istanbul
........................................
Gün batımı...
Bir ben, bir de İstanbul.
Günün oğlu güneş gitmek istemez sanki,
Kızarır, kızarır ama nafile
Ağlayamaz, kırılamaz, darılamaz
Boşluğumdayım,.
Elimi tutan bir bilinmeyen var
Aç bir karınca var başucumda,
yürüyor...
Boş bir bardak,.
sigara,.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!