Mevlana’nın ünlü sözü; ‘’Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek cevabım var. Lakin bir lafa bakarım laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım, adam mı diye.’’ Benim de her kitap için yazacağım bir iki satır vardır. Ancak önce bakarım. Kitap kitap mı? Sonra da bakarım. Yazan edebiyatçı mı?
Sayın Mustafa Ceylan ‘’Öldürülen 101 Şair’’ serisini uzun zamandır net ortamından bölümler halinde yayınlıyordu. Okuduklarım oldu. Kaçırdıklarım oldu. Yakın zamanda bir gün Antalya’dan bir kargo geldi ve açtığımda içinden üç kitap çıktı;
Ceylan Hocamızın ‘’Öldürülen 101 Şair,’’ Harun Yiğit’in’’Vatandaş Osman ve Duy Yunus Emre’’ kitapları. Her biri birbirinden değerli bu kitapları bir tek yazıya sığdırmak mümkün değil. Bu yazımın konusu sadece Mustafa Ceylan ve Öldürülen 101 Şair.
Öldürülen 101 Şair Türk Edebiyatında seçkin yerini alacak değerli bir kitaptır. Sayın Ceylan da gerçek bir edebiyat ustasıdır.
Şairler ve edebiyatçılarla ilgili olarak kendime özgü değerlendirmelerim var. Bir edebiyatçı en başta derviş ruhlu ve mütevazi olmalı. Kendini aşmış olmalı. Kanadı yokken uça uça atmosferden dışarı çıkmaya çalışmamalı. Bilgili, donanımlı olmalı. Söylediği veya yazdığı konularda yeterli bilgi ve beceriye sahip olmalıdır. Sayın Ceylan’da bunların tamamı ziyadesiyle mevcut. Mustafa Ceylan’ı tanıtmadan kitabı tanıtmanın zor olacağını düşündüğümden tanıtıma devam ediyorum.
Hepiniz bilirsiniz. Osmanlı İmparatorluğu döneminde akıncılar vardı. Akıncılar sınır ötesinde fethedilmeye aday ülkelere akınlar düzenler, akın yaptıkları ülkeler hakkında gerekli bilgileri toplayarak padişaha iletirlerdi. Akıncılardan hiç biri kendi çıkarı için çalışmazdı. Tek amaçları vardı. Osmanlı’yı yüceltmek ve gücünü göstermek. Mustafa Ceylan da bir edebiyat akıncısıdır. Edebiyat alanında keşfedilmemiş yerlere akınlar düzenler, akınlarda topladığı bilgileri bazen net ortamından, bazen de kitaplaştırarak paylaşır. Amacı edebiyata gereken değeri vermek ve edepli edebiyatın gücünü gözler önüne sermektir.
Bu düşünceden yola çıkan Edebiyat Akıncımız Gülce Edebi akımını ortaya koymayı, tanıtımını yapmayı, yurt içinde ve yurt dışında kabulünü başarmış değerli bir gönül dostumuz. Gülce edebiyat akımı gelecek kuşaklarda hak ettiği yeri şimdiden almıştır.
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.