Namerde muhtaç olacak sanırsın olmayacak yürek yokluğunda
Efkârlı Şairimin elinde yazılmayacak kelamın beni benden alanın
Uğruna verdiğim zamanı yılı ömrü hiçe sayarım yeniden doğarım
Ebedi oluşuna limon sirke sıkar içkime meze yaparım sevdiğin zaman
Koynuma sardığım yılanım hayrını bilirim ısıttığı zaman
Zehrini verip nefesim alınca hainliğini bilirim öldüğüm zaman
Kudretli şahı versen de padişaha giyince kürkünü ası oluyor
Bedeni aşkla sulayınca kendini kaybediyor aşksız katarım
Uçurtmalara taktığım gönül ağımı uçar mı rüzgârın olmadan
Kurduğun hayal gerçek olur mu kelama dile döktüğün zaman
Saklı kalınca gizemini yaşarsın aşkı sevdiğin özlendiğin zaman
Kursağında kalır lokmayı büyük yutup hakkından fazla aldığın an
Zülfün teline sarsanda sazını gizemi kalmadı dediğin sözünün
Bir varmış bir yokmuş kalan ömrümü yok ettin sevdalı gittiğin an
Masaldı belki sendeki sevda ölümsüzlük senin her bir elvedaa da
Gün olur kapımı çaldığın anda tabutum seni bekler öldüğüm zaman
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim