Tan vaktine kadar yalnızsan eğer
Boğazda düğümdür verem geceler
Bir ıssız, bir kuytu, bir derin sızı
Gecenin kayan kaçıncı yıldızı
Sabah hiç olmaz ki bu loş odada
Sıfırdan sana giderken her şey
Zamanı taşırdım omuzlarımda
Kaç arşın yürek genişliğindeydi!
Bilinmez…
Üzerimde;
Boynuzlarında dünya olan
Yağmur;
Gökten inen ziyafetti
Musa’nın sofrasında
Ta ki nankörlük
İşleyene kadar ciğerine beşerin
Taşeronluğunda Beni İsrailin
Giderken götürmüşsün bütün baharlarımı
Artık dört mevsim yaşayamıyorum
Şizofrence yazmışım sanki mısralarımı
Hayatla hayali ayıramıyorum
Kalbinin ayazında üzerime hicran yağıyor
Dünya;
Oynamış yerinden.
Son çiviKerpetenin ağzında…
Aşk;
Üç harfli bir yalan
Midem;
Bilirsin; sen gidince kış bastırır,
Saçlarıma karlar yağar.
Bir keskin rüzgardır yokluğun sol yanımı vurur
Uzundur kış geceleri herşey gömülür yalnızlığa
Bir sen kalırsın bende ama yanımda yoksundur
Bilirsin; sen gidince kış bastırır.
Sen ihtilalleri sevdin;
Mitinglerde akan kanları
İstedin damarlarında.
Yuvanın temeli olmalıydı
Otoriteye atılan
Protesto taşları…
Sana geldim;
Arınmışlığında günahlarından bir müslümanın
Hicaz sonrası…
Sana geldim;
Tutkuların delirmişliğinde bir delikanlının
Hayat bir dikta idi
Bense;
Yıllar sonra sorgulanacak emirle işlenmiş
Bir insanlık suçuna maruz kalandım.
Hücremde;
Üç parmaklığın arasından
İnsandın,
Ayetiydin Rabbin.
Liyakatin bir sofrada
Sundum ikramımı.
İcabet aştı seni.
Ne de olsa;




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!