Kendi kendini yönet, kendin pişir kendin ye serisi gibi
Gruplaşmaya öteleyen özelleştirmenin bir tehlikesi
Ülke, ulus kavramını hassasça tırnaklayış özelliği sanki
Göz önünde bir çöp durmalı seyrinde hep gösterişçi
Keyfini tatmalı olanağında öylece hassas gözetilmeli belki…
Bol gelirli keyfiyet üstüne yükü azaldıkça mecliste
Halkın kamburu ‘bir daha uyuma, uyutulma’ bezginliği
Büyüdükçe büyüyor olabilir olmayabilir de…
Yüksek Öğretim Kurulu dayağı hak etti keyfi belki
En güzel yöntem bu alt üst etmeye bir ülkeyi
Her hükümet bir ulus varlığı örseleyecek özelliğini
Ulus içinde sinekliğini kazandıracak öğretici…
Milletin aklını pire doldurma reklamı uçuşan girişimcilik
Vatandaş hakkında öyle çok biliyorlar ki, doğal olarak
Milletvekili hakkı nedir diye az biliyor, tesadüfü bir tuhaf
Sağlığı, aylığı, baskısız çalışma şartı vs.ler serili çarşaf
Sallarsan dalını kurtçuk olabilir olmayabilir de….
Sağlığı kötüleştiren unsur olarak görülmeyen çocuksuzluğu
Tıp çare buldu, ben beceriksiz kaldım uyumu…
Zengin ülkeler buna sosyal kasadan ayırmaz para
Bizim ulus varlığımız fedakarlık olduğuyla…
Fedakarlıkla kuruldu Cumhuriyet, korunur fedakarlıkla
Bu durum unutulmamalı, unutulmuyor bu alanda
Bak anlarım bunu, bırakırsak ucunu ama zamanla
Sana yok bana var olabilir olmayabilir de….
Kasım 2007
Sevinç KavukKayıt Tarihi : 8.12.2007 16:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne yapılırsa yapılsın bir eğrisi birinin eğri kaşında çöp duracak… burada dikkatimi çekiyor hep, sözleşmiş kararlılık numunesi, hangi hükümet vekili konuşursa konuşsun bir tuhaf hava esiyor inatlık bayramlarını ilan etmişler gibi… Halkın ağzına bir lokma bal sürecekler tüp bebek hevesiyle, devlet kasasından karşılanıyor gibisinden, özendirdikten sonra yavaş yavaş kısılacak vanası… bunu ama açıklama hali ne kadar mantıklı: bizim halkımız fedakar… bu fedakarlık hakkı derken bakış başka, kıpırtı başka, ses tonu başka, sözü ediliyor öylece ama… hiç kimse, hiç çekinmiyor bir baytarlığını… hiç biri, şu hükümet seyrindekiler hani, inatlık bayramı ilanından vazgeçmiş değil… İçimden bir mektup yazmak geliyor ay ışığı altında, ay ışığı parlaklığına baka baka… nasıl bakabileceksem utanmadan, o başka tabi… ve utanmadan yazacağım heyecanla, aşkımın titrettiği kalbimle, en mükemmeli arayan bir mektup olacak, hayırlısıyla… en mükemmeli arayan… ve ay ışığının gözünün içine baka baka yazacağım… bakarken önümde beyaz kağıt elimde kalem tutacağım, cesaretim olacak bu tutunmam... ve hem ağlamayacağım… o an yıldız kayacak, adil hıçkırık olacak asil meclis varlığı dileğim… evet, öyle yapacağım… ay ışığı parlayan yüreğimin içine baka baka yazacağım… heyecanlandım, yanlış oldu bu ifadem… ay ışığı parlayan gözünün içine baka baka yazacağım… biraz daha mütevazi olmalıyım galiba…ay ışığının gözünün içine baka baka yazacağım… ah kalbim, bir adım daha at bir soluk için… ay ışığına baka baka yazacağım… evet…bir dilek uğruna kaç adım geriledim böyle, ama hep ışıkla kalarak… en küçük adımlarımız, parlayan en aydın ışık olsun Ne mutlu Türküm Diyene varlığımız!
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!