Okyanuslar Boyu Kanat Açmak; Seninle

Sefa Birdal
46

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Okyanuslar Boyu Kanat Açmak; Seninle

Demin bir yaprak düştü şu koca çınardan.
Soğuk bir kışın habercisi tüm haber bültenleri.
Sensizde yaparım demiştim ya, yok olmuyor.
Sabahları ütüsüz pantolon, gömlek kırışık, çorap yırtık, parmak firari.
Sensiz daha bir dağınığım.
Mutfağı görsen savaş alanı;
Tencere, kap kacak, bir haftalık bulaşık.
Mutfak dedimde; günde üç öğün yumurta kırıyorum;
Haftada bir iki öğünde makarna.
Başka yemek'te bilmem zaten.
Hele bir sobayı yakarken göreceksin beni, gülmekten ölürsün.
Eller siyah, yüz siyah, oda duman, ben perişan.
Beş günde çiçeklerin hepsi boynunu büktü.
Az oldu suyu biraz daha, yok çok oldu.
Az oldu, çok oldu diye diye hepsini kuruttum.
Bendende yüzsüz çıktı, bir gülizar'ın durumu iyi.
Bu ismi takmak' ta nerden aklına geldiyse.

Veda mektubunu dün aldım, postaya atmışsın.
Harfler okunaklı ve düzgün, ağırlığınca hüzün.
Yanlız iki ve üçüncü satır birbirine karışmış.
Bunlar senin gözyaşların biliyorum.
Geriye kalan satırlarıda ben karıştırdım zaten.
En çok son satırın yaraladı beni:
''Kıymetimi bilemedin''
Evet kıymetini bilemedim.
Ve daha bilemediğim o kadar çok şey varki:
Sevgi dolu yüreğini, şirinliğini, güzelliğini...!
Daha sayamadığım binlercesi.

Dün Ayşe seni sordu, gitti dedim.
Dokuz on beş vapuru gibi, üç günlük misafir gibi;
Demin durakta tanıştığım bir insan gibi;
Ne de kolay söyledim gittiğini.
Ama söylemesi kolay, ya dayanması?
Her kapıyı sen diye açmak, her telefona sen diye bakmak.
Dört yanımı saran ısırgan otu,
Ve geceler boyu beynimi kemiren aç bir kurt sensizlik.

Komşu Nimet hanımın kızı Zeliş'te sordu seni:
Hani ablamla evcilik oynayacaktık, hani parka gidecektik...!
Hani bana masallar anlatacaktı...!
Görsen, iki omuza düşmüş üç örüklü saçıyla;
Yavru bir tavşan kadar sevimli.
Sen derdin: ''çocuk kalbi değilmeyecek kadar hassastır'' diye.
Bir ona söyleyemedim gittiğini, birde ben kabullenemedim.

Çekmecenin gözünde yarım bıraktığın bir roman;
Bir kaç kuru gül ve bir hesap kağıdı buldum.
Ağladığım kaçıncı bilmiyorum; sen gideli ilk defa güldüm.
Domates yirmi beş, soğan yirmi, biber elli, limon üç;
Pancar otuz, havuç on beş, maydanoz beş, elma altmış.
Hani bir salı pazarı dönüşü:
''Beşbin eksik, nereye verdim acaba''
Diye diye kendini paralıyordun ya...!
Toplama işlemini yanlış yapmışsın.

Kaldığın yerden okuyup bitirdim yarım bıraktığın romanı.
Amansız bir hastalığın pençesinde ölüyor kötülükler kraliçesi Lina.
Sonunda Roberto ve Amandra birbirine kavuşuyor.
Roberto ve Amandra gibi olsaydı aşkımız.
Cesur, yürekli ve asil...!
Sonunu bilmediğimiz bir yoldu bizimkisi.
Bir uçurum kıyısı, kör bir kuyu, çıkmaz bir sokak;
Ve kaybedeceğimizi bile bile oynadığımız bir oyun.

Duvardaki resmini kaldırdım; bakışların içimi burkuyor.
Yerine en çok sevdiğin tabloyu astım.
Bak:'' bunun biri sen, biri ben'' dediğin;
Ufuklara kanat açmış bir çift beyaz martı.
Keşke özgürce, kimseya hesap vermeden;
Mavi okyanuslar boyu, sonsuza dek kanat açabilseydik.

Bugün İstanbul yağmurlu.
Gök gürültüsü tüm şehrin duvarlarında yankılanıyor.
Ne çok korkardın gök gürültüsünden.
Güven duygusuyla çocuk gibi göğsüme sığınman;
Beni dünyanın en mutlu insanı ederdi.
Ve ben dağlar kadar çok güvenirdim sana.

Hasta olup ateşlendiğimde;
Başımda sabahladığın günler geldi aklıma.
Bir kap sirkeli su, elinde keten bezle üstüme titrediğin geceler.
Tüm oda sirke kokardı, ellerin sirke kokardı.
Ben yüzümü avuçları içine alan narin ellerini severdim.
Birde ateşli başıma kondurduğun dudaklarını.

Birkaç parça odun ayırdım sobanın yanına, biraz da kömür.
Soba'yı söndürmüyorum, olurda gelirsen üşüme.
Gelirsen, hayat kavgasını, ekmek kavgasını;
Şu kapının önündeki kırık eşiğin dibinde bırak.
Gelirsen içinde yanlız sevdiğin bir ben getir bana.
Hiç konuşmayalım istersen, susalım.
Bu dört duvar, bu oda, burası ikimizin dünyası.

21 Ocak 2002 / İstanbul

Sefa Birdal
Kayıt Tarihi : 1.12.2008 13:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yüreğinize ve duygularınıza dokunacağını umduğum, sizi hem güldürüp hem hüzünlere sürükleyecek, hüzün yüklü bir şiirim

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sefa Birdal