Akşamları açarım bazen televizyonu ama, ya onun suratını duvara çeviririm, ya benim arkam dönüktür kitabımın başında… haa, bir de bilgisayar var ya, o bana kalem kağıt olmayı başardı sanıyor… hoş, haksız da değil hani…bazen de kitap yerine onun başına geçer, otururum…böyle gözlerim okur, kulağım dinlerken aynı zamanda arkadaşlıklar, dünyalar ediniriz kendimize... hoştur o an içim, bir hoş da ben olurum, geçiniriz kaymak gibi birlikte…
Merak dolu içimin çocuğuna ayrımsamıyorum
her şeye doyasıya takıldığını, hevesini de…
doydukça çekilmez oluyorsa da artan seçiciliği;
dağ, taş, dere, tepe…güzel bir şey daha…güzel bir şey…
o kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…
Devamını Oku
arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.
utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer…
belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine derince bakmasalardı eğer…