“ Gel vatandaş gellllllllll! Sudan ucuz kitaba gelllllllll. Bedava bunlar. Sigaradan daha ucuz bu kitap. Gelllll vatandaş gelll. “
Bu sesi duyunca, meraklanmış ve kalabalığın olduğu tarafa doğru yürümeye başlamıştım. Kitap okumayı sevmemden olacak; bağıran adamın anlaşılmaz kelimelerinin arasından, çekip almıştım o kelimeyi.
Bağıran kişinin etrafında, büyük bir halka olmuştu. Kalabalığın arasından, kafamı uzatarak, bağıran kişiyi görmeye çalıştım. Kısa boylu, çelimsiz bir yapısı, yorgunluktan kaynaklandığını, bir bakışta anladığım gözlerinin altında oluşmuş, torbacıklar dikkatimi çekti.
Uyanıklık yaparak, masanın etrafına iyice sokuldum. Boş bir kalabalık olduğunu anladığım, kalabalığı izlemeye başladım. Çok farklı tipteki, insanlarla doluydu. Kimisi eline aldığı kitabın, ebatlarını, karışıyla ölçüyor, kimisi de eline aldığı kitabın sayfalarını boş boş havalandırıyordu.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.