Önce sevgiyi, harfleri, rakamları
Sonra heceleyip çoğaltmaya
Olanakları elim, gözüm, gönlümle
Her geliştikçe yeteneklerimde bir yeniye
Basamakları tek tek ağır adımlarla
Öğretti ‘doyum’ duyumunun da birlikte
Geride kalanların bilgi, yetenek, yetkileriyle
İlerleyebilmesini sağlamak gerekliğini
Sabır, sebat, sorma, arama, bulmanın
Arzu, istek, heves, akıl, mantıkta
Haz tatmayı umutlara, heyecanlara
Kanat açmayı hayat okulu yolunda
Okuldur yaşam varlığımız, muhtaçtır okumaya
Okul prensiplerinde kişiliği zenginleştirecek
Örneklerle gelişerek geliştirmeyi
Okullarım öğretti bana disiplinlerle
Duymakla yetinip kalmamak olduğunu
Sürekli okumaktı, Kuran da ‘oku’ demek
Yaşam yolunda ihtiyaç duyulacak araçlarını
Bulmak, sahip olmak, kullanmayı becermek
Okuyanın vakti olmaz! Haykırışlara! Eğitim baş eğdirmez!
Öğrenmek için yaşamayı
O sadeliğince
Yaşam için anlayabilmeyi
Daha her harf ve hecelerde inceliği
O değerleriyle
Eğitim önderliği varlığını
Sırasında oturduğum okullarım öğretti
Ben öğrendim!
Öğrendiğimi eğitici değeriyle vermem gerektiğini
Ödeyeceğim borç olduğunu
Yüce Türk Milleti hissiyatının
Bağımsızlık karakterine
Kutsal inancıyla Atatürk
Benim Başöğretmenim!
Yaşam yolunda bulduğum kendimi
Tanımaya verilecek emeğin adına
Taşınacak olan haysiyetin ilk sahibi
Ben olacağım!
Eylül 2006
aklımı, fikrimi canlandıran güzel bir konuyla bu özet benim için çok özel. Konuşma, Hoca ve öğrencisi arasında sanıyorum,
‘’...Hocam, büyük devletler medeniyet ve demokrasi getireceğiz…''
bu cümleye kadar gelmiş ve devamı için burada noktalarla bekliyor düşünceleri….ben de düşündüm tabii… Önce Hocam geldi aklıma elbette… Hocalarımız hiç evlatlarını tanımazlar mı? Hiç yuvarladığımız topu avucuna alıp, bizim için bizimle oynayarak, neye yarayıp yaramadığını denemeye dikkatimizi uyarmaz mı?
Yine böyle: önce 'büyük' kelimesini sözcüklere alıştırma yapmayı öğretir bize, sonra tek tek 'devlet', 'medeniyet' ve 'demokrasiyi'. 'Getireceğiz' terimin de yine durmaz, devam eder hocalarımız, alıştırmaların, alışkanlık olabilecek alışmaya kadar üstelik, versiyonlarına hazırladığının farkına bile varmayız, ama sorarız.... sorarız güvendiğimiz için işte, güvenin varlığını hiç düşünmeye zahmet etmeden üzeriz onları... aslında hazıra konmaya tembelliğimizle üzeriz de, ileriye gittiğimizi bile fark edemeyiz hatta, hocamız böyle diyor diye benimsediğimiz o düşünceye, aksilik çıkaracak basitliklerin gazabına uğramayalım diye, yükümüzün hamalı da yaparız hocalarımızı.... onlar, ahh o canım mükemmellikler... yine de düşünürler 'bizim için' ve yine 'bizimle birlikte' imajını canlarından çok korumaya o kararlılıklarına yükleniriz biz yine... bizim için deriz de, bizimle birlikte demenin anlamını düşünmeye zahmet edemeyiz...
seviyoruz onları, ama sevgimizi 'güveniyoruz' şemsiyemizle... onlar yine koltuklarının altına yüreklerini, kucaklarına kitaplarını, ellerine kalem kağıtları, gözleriyle dikkatlerini ve gönülleriyle yarına emekleyecek evlatlarına, bilgilenmeye emeklerini esirgemezler...onlar yağmurda bile belki, şemsiye tutmanın vakit aldığına gönüllü üzülenlerdir... biz seviyoruz hocalarımızı, onlar bizi düşüncelerimizle birlikte hep hayata taşıyacaklarını sevmekten yoksundurmayacaklar kendilerini...
kendi ayaklarımız üstünde, kendi fikirlerimizi üretecek kapasitemize yükleyebileceğimiz, sevginin sorumluluğuna, direnişimize hasret kaldıklarını hiç yüzümüze vurmadan, sabırla, onları sevdiğimizi hep dinleyecekler, umutları kararlılıklarıdır, bunu bildikleri kadar, onları sevdiğimizi de biliyorlar...
ve sonra devam edecekler o 'nokta nokta'larla bizi tanıştırmaya, orada yalnızlık çekmemeye hazırlamakla kalmayacak, öylesi benzerliklerin artık üstesinden gelmeyi de öğretmiş olacaklar… kendi kendimize düşünebilmeyi öğrettiklerine emin oluncaya kadar…biz ama, onları seviyoruz ile yetineceğiz işte...
bütün bu emeklerini bile, anlamaktan yoksun oluşlara diplomalar veren hocalarımızın kederlerine ortak olabilecek güç bile bulamıyorum kendimde… oysa onlar buna katlanıyorlar, içleri eriye eriye…
Bu içlerinin erimesini bir de suçlarız tabii, bize hayatı öğretmediler diyecek kadar edepsizlikle… bize hayatı değil, ‘öğrenmeye yaşamayı’ öğreten o değerli hocalarımızın yerine kendimi koydum böyle boylu boyunca… öğrenmeyi yaşamak ile öğrenmeye yaşamak psikolojik, felsefik biraz farklı nüanslar yaratıyordur mutlak...
...Hocam, büyük devletler medeniyet ve demokrasi getireceğiz... konusunu bu kez ben gerçekten hocama bırakmalıyım...Ben söz hakkımı bu konudan uzak sözlerle kullanmış oldum... Bu kez ve sadece yine konu kaçağı oldum, düşünce kaçağı değil... onlar öğrenmeyi anlatacak, ben konuları da birlikte düşünmeyi öğreneceğim... hep eğitici olma eşiğinde olduğumu... yani
öyle öğren ki
yaşamın, öğrenme olduğunu anlamış olduğunu onurlandır!
öyle öğren ki
öğrendiğini her gün bir yeni bilgiyle ve bir daha tamlamaya bilincini onurlandır!
öyle öğren ki
öğretebilecek kadar bilgilendiğini, her gün öğrettiğini yoklayarak nurlandır!
diplomasını da birlikte aldığıma güven sorumluluğumla baş başa kalabileceğim bir an'a kadar verilen emekler fedakarlıklardır...
okuma ve okutma fedakarlığını öğrenmiş olarak...
Kayıt Tarihi : 25.9.2006 11:07:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Yine böyle: önce 'büyük' kelimesini sözcüklere alıştırma yapmayı öğretir bize, sonra tek tek 'devlet', 'medeniyet' ve 'demokrasiyi'. 'Getireceğiz' terimin de yine durmaz, devam eder hocalarımız, alıştırmaların, alışkanlık olabilecek alışmaya kadar üstelik, versiyonlarına hazırladığının farkına bile varmayız, ama sorarız, sorarız güvendiğimiz için işte, üzeriz onları, aslında hazıra konmaya tembelliğimizle üzeriz de, ileriye gittiğimizi bile fark edemeyiz hatta, hocamız böyle diyor diye benimsediğimiz o düşünceye aksilik çıkaracak basitliklerin gazabına uğramayalım diye, yükümüzün hamalı da yaparız hocalarımızı, onlar, ahh o canım mükemmellikler, yine de düşünürler 'bizim için' ve yine 'bizimle birlikte' imajını canlarından çok korumaya o kararlılıklarına yükleniriz biz yine... seviyoruz onları, ama sevgimizi 'güveniyoruz' şemsiyemizle... onlar yine koltuklarının altına yüreklerini, kucaklarına kitaplarını, ellerine kalem kağıtları, gözleriyle dikkatlerini ve gönülleriyle yarına emekleyecek evlatlarına, bilgilenmeye emeklerini esirgemezler...onlar yağmurda bile belki, şemsiye tutmanın vakit aldığına gönüllü üzülenlerdir... biz seviyoruz hocalarımızı, onlar bizi düşüncelerimizle birlikte hep hayata taşıyacaklarını sevmekten yoksundurmayacaklar kendilerini... kendi ayaklarımız üstünde, kendi fikirlerimizi üretecek kapasitemize yükleyebileceğimiz, sevginin sorumluluğuna, direnişimize hasret kaldıklarını hiç yüzümüze vurmadan, sabırla, onları sevdiğimizi hep dinleyecekler, umutları kararlılıklarıdır, bunu bildikleri kadar onları sevdiğimizi de biliyorlar... ve sonra devam edecekler o 'nokta nokta nokta'larla bizi tanıştırmaya, orada yalnızlık çekmemeye hazırlamakla kalmayacak, öylesi benzerliklerin artık üstesinden gelmeyi de öğretmiş olacaklar… kendi kendimize düşünebilmeyi öğrettiklerine emin oluncaya kadar…biz ama, onları seviyoruz ile yetineceğiz işte...
Hayat yolunda bulduğum kendimi
Tanımaya verilecek emeğin adına
Taşınacak olan haysiyet
Ben olacağım!
ve bunu başardığından eminim.kutluyorum açıklamalarıyla anlamı daha da derinleşen şiiri.
seni seviyorum asi ruh..
her sey gönlünzce olsun...
bu selam gurbetciden gurbetciye gitsin...
selam ve dua ile....
Tanımaya verilecek emeğin adına
Taşınacak olan haysiyet
Ben olacağım!
evet
sen olacaksın
ben olacağım
biz olacağız
harika bir şiirrrrrr
teşekkürler saygılar
TÜM YORUMLAR (3)