-I-
"Oku" diye emir geliyor,
Soruyor insan tabii
Neyi?
Ne kadar?
Neden?
Bir kış vakti inmiş vahiy tadında,
Üşüyerek,titreyerek okuyor,
"Oku".
Fakat,
Tersten mi gelmişim,
İleriden mi gitmişim,
Ben,
"Yaz" duymuşum "oku"yu,
Ve ilk duam da buydu zaten.
"Lütfen hemen okuyayım"
Demeden önce ardı arkası gelecekmişcesine,
"lütfen hemen yazayım,
Lütfen hemen okuyayım"
İşte böyle terledi bu yaprak,
Ve böyle bulaştı mürekkep genizlerime.
Gözlerim aktıkça sayfalara,
Aklım buhranlara,
Bulaşıyor yeniden..
Ne okuyabiliyorum,
Ne de yazabiliyorum, şimdi.
Bir asilzadenin savaş çığlıklarının,
Ortasındaki hacın,
Çaprazındaki,
Aynalı duvarı.
Yaş olmuş her yeri,
Gider gelir,
Zengin kılıklı gönüllüler,
Ağlıyorum,
Ağlıyorsun,
Ağlıyorlar,
Oysa, ben yazıyorum,
Onlar okurken,
İlahi komedyayı,
Ben yaşıyorum,
Cehennemi,
Kapıları açılıyor ve içimden kükreyen alev,
Ürkek ejdere bağırıyor.
Sabah oldu uyan,
Bitmedi mi hayal deryası?
Kalemi elinden bırakan adamı okurken,
Yazmaya başlıyor soylular,
Soysuz asilzadeler..
Geçerken bir tufan,
İçimi koparırcasına,
Yıkılan hayaller,
Kazırgana gerilmiş,
Kısa ince boyunlar..
Okuyorum,
Okumanın bedeli,
Adlı bir kitabın,
Küçük ve kısa bir karakterinde,
Ufak bir bölümde,
Sıkışı kalmış, tıkık, tıknaz,
bir cümle olarak,
Hayatıma devam ediyorum.
Üzerime gelen,
Yaylı bir yelken,
Yelkenimden tutan,
Kanatlısından bir peri,
Su yeşili renkler saçarken,
Saçaklı dereye,
Böyle bir diyarda doğdum ben!
Oku denilince bana,
Aklıma geldi bir anda..
Sarı odun üzerindeki kırmızı mantarlara,
Ve bana,
Kim verdi,
Kim verdi adını,
Özellikle bana..
Adım buysa cismim neydi,
Ne yazmış soyadımı ruhuma,
İşlemiş ciğerime,
Ciğerim kalbime,
Kalbim damarlarıma,
Ne olmuş burada.
Bir sel,
Bir heyelan,
Zelzele,
Cereyan..
Ne bu bağıran kulağımda,
Bir olan bana,
tek olandan bir ses mi bu?
Ne bu karmaşa,
Başıma üşüşmüş herkes,
Doğduğum anda..
Küçük bir çelenk assalar da belki,
Misafirliğime gelirler,
Belki mezarıma,
Bir de arkamdan konuşmadan,
Bir kısa Fatiha..
İyiydi bile demeden kimse,
Kötüydü diyecek hal yokken,
Uçup gitsem,
Gidip unutulsam..
Ne güzel olurdu,
Huzur bulsam..
Oku diyor ama,
Okuyacaksın,
Yazmak hep ikinci planda.
Hazıra konmaya mı alışmış,
İnsanoğlu,
Yoksa hazırcı mı hali hazırda?
Emri yanlış anlama,
Oku olmadı tek emrolunan,
Ne bu deprem,
Bu sis,
Bu fırtına,
Bu heyelan..
Gözlerim sözcüklere devriliyor,
Sözcük sözcük değil,
Söz söz okuyor.
Soldan sağa giden bir kitapta,
Sağdan sola bir çınlama..
Vaftiz edilirken ruhum,
Hatta hristiyan değilken,
Bir rahip duydu sesimi,
bağırdı öteden.
"İnsanlar sevmiyorlar,
Beni sevmeyi"
Şehadet kelamlarımı söylerken,
Mutluydu,eminim vaftiz
Okumuştu, okumak için,okumayı,
Ve ben yazmıştım sıfırdan,
Hayatı.
Doğuyorum,
Doğmak için değil ama,
Yeniden doğuş için tüm öfkem,
Yanılıyor,
Yanılıyor bu tuzsuz insanlar,
Ve gölgeleri,
"ben daha güzel okurum,
Kitaptan kitabı"
Ve eminim ben de daha güzel yazmışımdır,
Yazmaktan yazmayı..
-II-
Bilmiyorum nasıl kaçılır,
Tartarustan...
Bir kilo demir,
Bir kilo pamuktan,
Turkuazdaki bulutlardan,
Belki de,
Daha hafiftir benim dünyamda.
Ama bildiğim var,
Var bildiğim ama bir şey,
Okurken hep bir köşede,
Aklımda,
Hangi leylek getirdi beni bu dünyaya,
Ana karakter ben miyim aslında?
Ve sayılar akarken,
Yerden tavana,
Tavanlar gülerse,
Ben de gülerim,
Halime.
Eğer su kurursa,
Akmadan,
Tek başıma,
Ben ve ben,
Bir şarap kavında.
Bir, iki, üç!
Damlalar diziliyor boğazıma,
Büyü müdür bu,
Kutsal kelam.
Üç, dört, sanırsam beş?
Sıralanmış dizeler,
Okuyan ben,
Okuyan,
Gözleri kısılırcasına ay ışığına bakan,
Masum kaplan!
Bir önemi nedir kitabın,
Okumak,
okumak için değil ama
Ve daha yanlış bir yanılsama
Anlamak için okumak,
Yaşamak,
Okumak için değil ama,
Yaşamak için okumak.
-III-
Yakını görmezken gözlerim,
Uzaktan gelen,
Faytonun içindeki,
Altından saati,
Vaizin kedisini,
Tırpanın bekçisini,
Ve zıplayarak kaçan haydutları,
Ayırt ediyor dilim,
Diye deli değilim.
Çok mu oldu size,
Çok mu gördünüz?
Gün yüzüyle şöyle,
İki zebani ile,
Kadeh devirip dertleşmemi.
Hem, öbür taraftan,
Ucu açık soru cümleleri de getirdim.
Kıskanırsınız elbet,
Danteye de ben yazdırdım,
Nadidesini.
Ne yani,
Çok mu ayıp,
İki taş tavla atıp,
Zar tutup,
Hile ettiğimiz..
Siz çok mu,
Suçsuz günahsız,
Böyle şeylere namüsaitsiniz..
Sizi tanıyorum,
O taşı uzatan,
O kartı gömleğine sıkıştıran,
Evet, evet sizdiniz!
Çok mu olmuş,
Ne yani,
Ne olurdu,
Bıraksaydınız da bir,
Ağız tadıyla ölseydik?
-IV-
Silgi denilen şeyi,
Çok gördüler de,
Bize, biz icat mı edemedik?
Kafamı kurcalıyor sorular,
Devran devran, dönen devran.
Ve bir sorudur, boşlukta yankılanan.
Kayıp pilot kalemin mürekkebi,
Arkasından gidilecek bir iz bırakmış,
Ve bulunamıyor,
Gözünün önünde olan şeyler.
Göz bile,
Gören göz bile istemiyor görmeyi bazen,
"kayıp mı ettiniz narin beni?"
Zaten kaybolmuştum kendi kendime,
Bir eskicinin pazarında,
Ararken gümüş bir ayna,
Üzerinde adım yazılı,
Adım değişmiş,
Okunmaz yazılarla yazılmış,
Tozkoparan diyor,
Üflerken tozları yavaşça,
Unutmuşum,
Unutuyorum
Kayıt Tarihi : 9.11.2019 17:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Emirhan Cesur](https://www.antoloji.com/i/siir/2019/11/09/oku-119.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!