Çokluk kararan saatlerde
Penceremi
Akasya kokulu
Akşamlara açıyorum Rozalya
Akasyalar ki
Haziranlı ikindilerde
öldü / akşamın serin
koynunda gün
içimize yürüyor / adım adım
büyüyerek bir ağaç
gibi karanlık
Apansız
Çağrışımlarla gelirsin aklıma
Islak çimenler büyütür hasretliğimi...
Mayıs günleri böyledir işte
Yanar toprak
Ellerinde ellerim gibi
Alabildiğine geniş mavilikleri düşün
Gemilerle haşır neşir dalgaları
Saçlarını tel tel eder rüzgar
Düşlerin doldurur solan ufukları...
Alabildiğine uzanan yeşillikleri düşün
Ve gün ağarır
Altın sarısı ışıklarla başlar
Ömrün ikinci yarısı.
Ufkumuzdan
Ürkek bir kuş gibi kaçar
Akşam.
Saklardım benliğimin bir köşesinde ben
Gizli bir tapınak gibi seni
Bu akşam, neden benzemiyor düne?
Ey soylu ve tanrısal kadın
ki gövden kan ve topraktandır
Bir şeyler duyarım
Bir şeyler
Gizlice;
Seni her gün
Evimin önünden geçiyor
Görünce.
Gel seninle sevdiceğim
Islak bulutlara uzanalım
Bu dünya görüyorsun bize dar
Yalnız umutlarımızı al yanına
İki gölge gibi
Sessiz
III
ölümü anımsatan nedir ansızın
yalnızlığımız mıdır ki
gecede ıssız bir ev gibi ürperen
akşamın aynasında
hep aynıdır hüznün rengi
biraz yumuşak siyah
biraz ürkek mavi
ateşin kızılı sıçrar üstüne
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!