Varsın da sanki
Yoksun...
Öksüz bir kapının el sürülmemiş sürgülerinin ardında
Kilitsiz camsız pencereden bahar duvaklarıyla taptazecik ve gelin...
Hoyrat yellerin hirk sürüp hasat savuran poyraz eşliğinde varsın da sanki
Madımak harmanlarından
Kekik dağlarından
Keklik keklik kınalı
Eteklerin yağmurcuklu pazen, avuçların buğday kavurgası yaz sıcağı ve sağnak
Ateşler yakmaktasın yüreğinle körüklediğin sevdaya, varsın da sanki
Karşı dağların karındasın,
Günyamaçleyin koruktasın
Koyn kuzuya sürülerdesin
Mayıstasın
Haziran güllerindesin...varsın da sanki
Ekmeğe
Ekine
Çığa
İnsan çığıran çığlığa...
Safalar getiriyor, sofralar kuruyorsun isli lambalar kandilinde
Yoksun yahut...!
Ya gitmek üzeresin, ya da çoktan göçtün gittin
Ezilmiş alacalar bağından kopan salkımlar gibi
Ve yağdıkca dünyadan uzaklaşan bulutlar dolusu birhoş
Sarhoş birhoş varsın da sanki, yoksun....
Nennisi gültomurcuklarına çalınmış günü dünsüz diyar
Yoksun varsın arası hicran yarasında
Dertli kaval sinelerine bırakıp da gitmişcesine ahını
Seyfi Karaca..........Ocak / 12
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 14.1.2012 23:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!