Ne sonluluğa ilk adım nokta
ne de iştahla konulmuş bir virgül
deilsin hayatımda.
kimsin,nesin,neyin temennisisin
hangi kararmış akşamın efkarısın başımda?
hangi yürek yarasısın bilemedim! sicim yaşların son durağısın,
ne bir hikmetin var, ne mirac burağısın.
peki ama
nesin sen,gün/eşi misin tarumar gündüzlerin?
savaşımısın sevda dolu sözlerin?
kaç boyutlu yüreğin?
yani bir avuç hayalden mi ibaret gözlerin
O muhteşem gözlerin;
Boğaziçinden dolunayı öpmeye uzanan gözlerin...
Sılama vusul ateşi
Semama asrın güneşi
Yüreğim,ömrüm,servetim gözlerin...
Her şiirde satırbaşı
Metanet,ölüm kuyusunda aşk
Aşk arşı başın üzere koyunca
Sabır delen kokun uzanınca boylu boyunca
Taş sokaklara çakılı bir nefeslik adın
Birde çatlak duvarlar iniltisi,
Gözyaşları bulantısında kadim feryadın
Sahi gelincik nazıklıgın de mıydı kanadın
Yanık tenli yaban kadın
Pusu çatmışlar, güllerimin dalına
Sözlerim idam hükümlüsü
Ellerim titriyor,yüreğim üşüyor
Neredesin, sesin çınlıyor duvarda
Hüzünler katar katar düzülmüş
Viran gönül, sessizlikten süzülmüş
Neredesin,neden yoksun
Dökerken takvim gözünden,
kan renginden bir mısra
Yokluğun yokluyor ara sır
Figanlar koşuşuyor peşin sıra
Ve hayaline yüreklice bir adım
Atarken benliğim bakmıyor ardına.
Tutsağım,varoşum,ıssızım sana
yeni bir sen daha doğarken,
ağırmadan tan.kelimelerim daralıyor
soluk soluğa haykırıyorum
seviyorumm
riyakar geceler el ederken sensizliğe
seni görüyorum her zerrede
Eşşiz kokun sarmış,lavantalar gıybetinde
seni soruyor her geçen gün,
akrep,yelkovan senin sohbetinde
hayal kırıklıklarım,canı boğazında dolaşan düşler
sen oluveriyor toprağa düşen her damlada
ve bulut bulut tepemde sen
yağıyorsun usulca,hissizce kimsesizce
Gün aydın aklım ruhum huzurum.
Günaydın yokluğu kıyamet surum.
Serzenişim,derdim,devam.
Günaydın iki ucu ateşten sevdam.
Bulutların özgürlüğü,
yagmurun hüznü,
Bir ses duyuldu,yarım kalmış buzdan soğuk bir çığlık,
Yürek donduran bir uğultu,
baştan aşağı kapladı bir sızı,yangın yeri gözlerim
Susakalmış sözlerimi perdeleyen güzel
Kamp kurmuş otagında ecel
Nefesin nefesimde,büyümüş gözbebeklerim
Kağıttan külahlar,ay yüzlü tulum peynirleri.
Nerde kızılcık şerbeti,hazan kayısı pestili.
Kütür kütür su akan koyaklardan,
sarkıtan zülüflerini,kırık testili.
Huşu içinde dönen şeminde ateş.
Efkarın en koyu deminde güneş.
Ebrehe sıfatında bir kirli rüzigar,
Tel,tel dökülmekte dudaksız yağmurlar.
Sana üflediğim dualarımı,
Riyayla suçlayıp,infazsız astılar!
Çıbanlar battı,eski şarkılara.
Yürekten bir sela okundu bu akşam
Uyur yüreğimin kanatlarını soğutan öfkem,
Ki sancılı bakışların yorarken hüznümü.
Diz çöker asil renkli çiçekler ve sırrına gölgem
Ben ateş gibi düşerken ruhuna,
Sen sarmazken umruna,
Kan oturur yüreğime.
Topladığın çiçekler çöreklenir en kuytuma
Ve bir yagmuru daha ıskalarken, ellerimiz ırak
Bırak çekiştirme düşlerimi,sonsuzluğu tadalım bırak
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!