Rüzgarların avuçları,üşürken gamdan
Hayallerimi yük ettim geceye
Ve yıldızlar titrerken heyecandan
İsmini söktürdüm yaslı heceye
mutsuzum,kırgınım
yahut telaşlı
Yüreğime el uzat hilal kaşlı
Telafuzu zor cümlelerin koynundan,
yol et ellerini sar/ayım gönlüme
Yüreğimden can kopuyor
Hicran yaşlarım gölgeni öpüyor
Dur dinle cevap verme
Dargınım sebebim; dargınım gülüşüne
dargınım her sabah doğup
elvedasız gidişine,
Ve dargınım gözyaşlarının sicimine.
Yokluğununun şarjörüne doldurdum boğazıma takılan haykırışları
Dilimin ucunda sallantıda bir kaç sen renkli hece
Seni tasvire namümkün,sana varmaya,sana ulaşmaya
Dermanı yok,savruluyor gözümden rengi solmuş her gece
Adın ruhumun kapısını aralayacak kilit
Gözlerin kalbimi tutusturacak
Kalpten bir öpücük kondururken,
Gecenin perçemli gölgesine
Ateşli adımlarla yürüyorum,efsunlu serinliğine
Buharlaşır gözbebeklerimde biriken sencikler,
Damla,damla kabarır hasretin
Kayıverir usulca müreffeh saçlarına,yanaklarına
Şarlatan bir gece...
Ardından günün ilk ışıkları,
Yağmur darbelerini gögsünde hisseden hece
Ve senın çıkmazında aşk sarmaşıkları
Suskun ve bitkin
Yılgın ve onurlu bir bekleyiş
Siyaha çalar baharlar ve gurursuz iki satır,
Usulca gülümseyip gözlerini hatırlatır
Söverim lakin sözcükler büyük bir hicapla
edeple sıralanır
En acı sitemler ismini duyunca pür nur olur
Kasırgalarım ufalır,prangalı güller hür,kurur
Yine ism i hüsnün başucumda durur
gülüşlerim paralanır
Bir başka yanar
ateş desen değil, kor ne ki?
Bir yanı sızlar cigerimin,
yas tutar öteki!
Kara gündür yosun tutmuş,
yorgundur,hırçın bülbül.
Kan,revan diz çökmüşken Mostar
Osmanlının, son vücudu kurşunlandı o gün
Minicik bedenler Sırp süngüsüyle ezildi dostlar,
Suskun çığlığım,yangınım Bosna da.
O gün otuz bin körpecik çocuk
Bir oyun gibi yürüdüler ölüme
Çağdaş sanılan Avrupalı barbarlar
Kulak tıkadı bu büyük zulüme.
Birleşmiş zalimler kontrolünde,
Sırp köpekleri salyalarını akıttılar.
Tezgah aynı Amerika başrolünde.
Oluk oluk bebe kanı akıttılar.
Srebrenitsa vaveylanın başkenti.
Figan çiçeklerinin memleketi.
Yanan yüreğim,kara talihim.
Suskun çığlığım,yangınım Bosnada.
İspinozlar tüner satırlarıma
batıl bir şarkının ağzında, sakız gibi çiğnenirken
Yüreğine çizilmiş her hudut,
Ölesiye geçmek ister sınırötesine
Dilimden gözlerine akan her şiir
Günce,sırıtmadın hiç takvimlere
Tebessümünün üç ayağı kırık sandalyede
Bir cambaz edasıyla öptün
En güzel hatıralarımın alnından
Yalansızsın,riyasızsın amenna
Yalnız tek bir yapragını
Ellerin nezaket dersi veriyor,
Beyaz kanatlı orkidelere
Gönül pimini çektiğin güller
Kan kırmızı patlıyor,en ıssız yerlere




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!