Yağmur çisil çisil öper yüzümü,
Akrepler zehirler billur sözümü,
Aşk siler kalbimin zift pürüzünü,
Sinemde bestesin İstanbul gibi.
Itrında sen varsın mor çiçeklerin,
Hani gün olur ya
Gün olur asra bedel
Yokluğun, işte öyle bir şey
Yokluğun hayatla ölüm arası
Bu yalnızlık var ya
Yalancı şulelerin ardına düşen sevgili,
Dinle, ahımın mermerlere çarpan sesini.
İçimde bir sevda parıldamakta,
Hasret ilmik ilmik oymuş içimi,
Sabrın son teline dokunuyorum.
Sana niye tutkunum bilmiyorum.
debdebe-i Laklakta seyran eylerken gece
içimde gezen kurdun ayakları yan dalar.
hicabın gözlerine gözüm bir an değince
benim titreyişime çengi galebe çalar.
servetim yağma oldu asıl kalbimde tefe,
ilk kurşunu senin elinden yedim
bana güvercinler yas tuttu
üşüdü ahuların reftare kalbi
ıslak kaldırımlarda bir kahır senfonisi
yankılandı buğulu camlarında evlerin
ceylanlar benim için avare bugün
Dün akşam göründün bana rüyamda,
Gönlümü kavurup yaktın efendim.
Burakla dolaştın uçsuz hülyamda,
Elini tutmadan kaçtın efendim.
Sabahtı,uyandım gözümde ışık,
herşey besbelli
mürekkebin gözyaşı
gölgesi yokluğunun
limana yanaşan gemiler gibi
herşey besbelli
Seyret güzün bağrından nasıl çıkmakta bahar
Seninle o en kurak çöllerde yağmur başlar
Masmavi dalgalarla beklenen sen her sabah
Romanlara kan düşer şiire dokunur ah
Kalbi kanar dikene müptela bülbüllerin
Ateş düşer mahzuni siyahına küllerin
İkindi vakitleri yapraklar düşer
İğreti bir muamma dolanır başımda
Zaman kavrulur
Zaman ilencine uğrar alaturka şarkıların
Kalıplara aşk dökülür azizem
Gece yarılarında, sabah ezanlarında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!