Dönemedim bugünlere geçmişimle hesaplaşırken ;
Geçen takvimden yapraklar sadece ,
Her güne bir kor biriktirirken .
Hadi sar beni aynı dün gibi ,
O kadar dolu ki içim sanki hiç gitmemişsin gibi
Bu şehrin gayya kuyusunu buluverdim
Bu şehrin gayya kuyusuna düşüverdim
Karanlık , kuytu köşelerinden çektim bir bir hayalleri
En baştan başladım hep, sil baştan .
Su ve Ateş seçim ,
Kolay değil bir çırpıda alışkanlıklardan vazgeçebilmek
Yaşayabilir misin tüm anıları ?
Bu nasıl bir filmografi
Bu şehrin gayya kuyusuna düştüm sanki !
Hiçliğimi fısıldayan bir hezeyan iliklerime kanıma karıştı
Şimdi her taraf toz duman
Yok dedim , kaçtım , yürüdüm
Karşımda hep sen vardın
Manzara aynıydı senin haberin yoktu
Bakışların bile aynıydı
Kırk hatırı devirmiştik oysa közde pişmiş kahvenin telvesinde
Ve sen … bir bil sen ,
Nasıl düşlendiğini dizginleyemediğim içimin akümülesinde ,
Akrep ve yelkovan durdu yine ,
Sebebi olan yaralarımın müsebbibi üstünde …
Mesele sen kaçıp ben kovalamamsa
Şu İstanbul’da bir mahalle kalmadı peşine düşmediğim
Çıkmadın karşıma
Belki de korktun , aklına gelsem , hak veririm diye . . .
Uzun bir yoldayım yüküm ağır sanki
Yaşamak için yemek yemek , uyumak yetmiyor ki
Yapayalnız koydular bir bir çaldılar
Sanki dünyaya bir beni koydular
Ahhh, bir de anılar
Bazen , geçmişi silemiyorsun
Bazen gözlerin ne kadar kör , görmüyorsun
Bir an hayale bürünüyorsun
Bir an hayal bile etmiyorsun
Bir söz ile bağlanıyorsun
Bir söz ile ayrılıyorsun
Yaş yaş düşerken
Gözlerimdeki payın hiç eksilmedi
Bir şarkıydın ezberim gibi
Düşlerimde kaybolurken
Daha bir kimsesiz kalıyorum şimdi . . .
Çocuklardan öğrendim yaşamayı
Ete bürünmüş bir ruhta ...
Senden öncekileri öylece dur ve anımsa
Müsveddeler inandırmadı aslaaa ,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!