Tanrının bütün meleklerini salmıştın İstanbul’a.
Süleymaniye, Sultanahmet, Ayasofya.
Sakin dönerken yurda.
Elçiye zeval olmaz.
Annen telefonda.
Yüreğim çarpa, dilim yalana, teselli ederdim.
Sen inandığın tüm yeminleri ettirirdin.
Oğul iyi misin?
…
Döndüğümde.
Ankara’ya.
Tebessüm ediyordun.
Oğul, analardan saklanmaz evlatların acıları diyordun.
Bilirdim, bulutlar, rüzgârlar taşırdı, haberleri.
Sağ salim döndün, ya.
Sırrın sende saklansın.
…
Hani Ankara terminaline gelirdiniz.
İki ihtiyar.
Arkadaşlarımdan utanırdım.
Tez gönderirdim eve.
Gözüm düşerdi yüreğime.
Sonra üniversite yılları.
Bu kez ben tutardım kollarınızdan.
Derman kalmamıştı dizlerinizde.
Ergenliğime kızardım.
…
Bir gün telefonlarıma yanıt vermemiştin.
Kaldırmışlardı Gülhane’ye.
Bu kez Tanrı’nın tüm meleklerini ben saldım Ankara’ya.
Evlat acılarının çeşitlisi.
Ayrılıklar.
Yaşam telaşı.
Keşke yoksul olmasaydık anne.
Ayrılmasaydık.
Yedi yıl sonra.
Geldiğimde.
Babamın her iki kalçasında takma.
Saçların boyasız.
…
Bir akşam pazara gittiğimde.
Gece kalmıştım.
Elimdeki üç beş parayla, pazarı toplayacaktım.
Ankara, kar, buz, soğuk.
Yollarla düşmüştün.
Düşmüştün.
Yüreğim ağzımda.
Torbalar dağılmış.
O soğukta cennetime sarılmıştım.
…
Hani çocukken.
Daha Ankara betona, uzaklaşmalara, yollara boğulmamışken, güneş tepemizdeyken hep sesini özlerdim.
İsmimi bağırdığında.
Annem derdim.
Annem.
İhtiyarlayınca o dev insanlığınla, yanımda olmanı isterdim.
Şimdi.
Beraber dinlemeye devam etmeliydik.
‘Havada bulut yok bu ne dumandır
Mehlede ölüm yok bu ne şivandır
Bu yemen elleri ne de yamandır
Ano Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir?
Burası Muş’tur, yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir?
Kışlanın önünde çalınır sazlar
Ayağım yalnayak yüreğim sızlar
Yemene gidene ağlasın kızlar
Ano Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir?
Burası Muş’tur, yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir?
Kışlanın önünde redif sesi var
Açın çantasını bakın nesi var
Bir çift potin ile bir de fesi var
Ano Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir?
Burası Muş’tur, yolu yokuştur
Giden gelmiyor acep ne iştir? ’
…
Evet, anne giden gelmiyor.
Giden hep özleniyor.
…
Beraber dinlediğimiz türküler.
Geçen can dostumla yemeklerini andık.
Hani o yoklukta ne leziz yemekler yapardın anne.
Sevgini yağ, tuz, et diye koyardın önümüze.
Hiç umutsuz kalmadın.
Hep geleceğe, yaşamın tüm acılarına inat ümit beslerdin.
Bizde o kovukta sevgine sığınırdık..
Kayıt Tarihi : 23.12.2008 22:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İlhami Şenol](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/12/23/ogul-155.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!