- ‘’23 Nisan Çocuk Bayramına kimler katılmak istiyor. İsteyenler parmak kaldırsın çocuklar, dedi öğretmen.
Naz öğretmen bir taraftan isimleri yazıyor, bir taraftan da çocuklara telaşlı, telaşlı laf yetiştiriyordu. Bayrama iki hafta kalmıştı. Bayrama katılacak çocukları belirleyip bir an önce çalışmalara başlaması gerekti. Kendi gibi çocukları da bir heyecan kaplamıştı.
Hepside çok şirindi çocukların. Ama içlerinde biri vardık ki çok çalışkan bir o kadarda uslu bir çocuktu. Adı Zeynep. Zeytin gibi simsiyah saçları, kömür karası gözleri vardı ışıl, ışıl.
Öğretmenin yanına çekingen bir tavırla gelerek,
- ‘’Naz öğretmenim bende bayrama katılmak istiyorum, derken minicik kalbi yerinde fırlayacak gibi atıyordu.
- ‘’Evet, seni dinliyorum Zeynep ismini yazalım o zaman,
..
Herkes kendi doğrusunun peşinde,
O ortak doğruyu hiç gören var mı?
Herkesler iyidir kendi işinde,
Bende şu iş kötüdür diyen var mı?
*
Almıyor insanın mantığı, aklı,
Hırsız da haklıdır, polis de haklı,
..
Savaştepe İlçesinde
Asrın en güzel mektebinde
Koca Çınarın gölgesinde
Nice hayallere daldık
Öğretmenlik hevesiyle
Yanıp tutuşan canlardık
..
Çocukluğumu geçirdiğim mahalleye dönmek beni heyecanlandırmıştı.Okuduğum okula atanmaksa ayrı bir mutluluğa neden olmuştu.
O soğuk kış günü beni yıllar öncesine götürmüştü.Çünkü; soğuk gecelerin bende ayrı önemi vardı.Kaldığım evin penceresinde dalıp gitmiştim o eski kış gününe..
Babam hep: Ne gelirse soğuktan gelir Deniz,derdi.
Onun içindir ki, kışları kat kat giydirip, yatarken yorgan, çul falan öterdi üzerimize.Hem babalık hem de analık yaptığı için,epey bir uğraşıyordu,ben ve kardeşim Umutla.
-Baba çok sıcak oldu, terledik deyince
-Oglum kahveye gelen şişman emmiyi bilirsiniz.Ona neden çok yemek yediği sorulunca:’’arkedeş, ben hiç tokluktan ölen görmedim,Afrika’da der’’.
Yaaa,insan sıcaktan hasta olmaz, soğuk insanı hasta eder anladınız mı çocuklar?
..
Körpecik minikleri eğiten öğretmendir,
Eğitip küçük yaşta bizleri yönlendirir.
İlkokul, ortaokul sonra lise bitirir,
Eğitmen öğretmenler öğrenimi sevdirtir.
İlk önce okumayı yaşamı paylaşmayı,
Hayatı tanımayı bilinçli yaşamayı,
..
2005 YILI İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ “BİR ZAMANLAR BEN DE ÖĞRENCİYDİM” KONULU “ÖYKÜ” YARIŞMASI ÜÇÜNCÜSÜ
Bazıları şehirlerin kokuları olduğuna inanır; bazıları ise tadı. Bazıları şehirleri kadınlara benzetir; bazıları ise çocuklara…Bense şehirlerin bir rengi olduğuna inanırım.
Burdur pembedir bence, pespembe…Babacığımın bana bayramlarda aldığı pamuk şekerinin tadında şeker pembe. Burdur denince aklıma çocukluğum gelir, ilkokula başlayışım, ilkokulum gelir. Adı gibi bir okul:” Şeker İlkokulu”
..
Muallimlik yetmedi;
Demek oldun öğretmen?
Bilmem sana kim dedi?
Çağdaş(!) oldun şimdi sen
Uydun sende evrime(!)
Batılılaştın bir anda
..
Bodrum kültür-sanat festivalindeydik
2. Uluslararası Pedasa Kültür ve Sanat Festivaline katılmak üzere Bodrum'a gittik. Kültür Sanat adına Bodrum'a bu ikinci gidişimizdi. Uzun bir yolculuktan sonra 30 Nisan sabahı Bodrum'a ulaştım. Asıl amacımız kültür sanat programında Yozgat'ı temsil etmekle birlikte ikinci gayemizde şair-yazar dostlarımızla buluşmaktı.
Bodrum öğretmen evinde dinlendindikten sonra Tokat ekibiyle birlikte kalacağımız otele (Flora Otel) geçtik. Tokat'tan Ahmet Divriklioğlu, Remzi Zengin ve Selahattin Güler'le Arkadaş olmuştuk. Kısa zamanda otelin lobisi gelen konuklarla dolmaya başladı. Tanıdığımız dostların yanı sıra tanımadığımız ancak isimlerini bildiğimiz şair-yazar dostlarımızda birer ikişer gelmeye başlamışlardı.
Ankara'dan Mehmet Nuri Parmaksız (İLESAM Başkanı) , İsmet Bora Binatli, İmdat Gümüş, Pakize Altan, Şakir Susuz, İsa Karatepe: İstanbuldan, Yurdagül Özer, Baki Çetin, Mücella Pakdemir: Adana'dan Bakir Yıldırım, Mansur Ekmekçi, Halise Tekbaş: İzmir'den Ziya Öğütcan, Halit Bilen, Eyüp Göksu, Varol İnce Saraç, Isparta'dan Melahat Ecevit, Fatma Uçarlar, Zeki Çelik: Mersin'den Abidin Güneyli, Antalya'dan Nuray Dolunay, Halil Karacan, Arslan Bayır, Necati Uçar, Kütahya'dan Aydın Enginer, Aydın'dan Şükrü Öksüz, Ergün Gül, Mehmet Orhan, Abdülkadir Güler, Bursa'dan Süreyya Kaya, Nurten Gürçağlar, Şaziye Çelikler, Sivas'tan Kemal Işık, Sakarya'dan Muammer Kılıç, Osman Erdoğmuş.
..
Sevgi kokulu öğretmen Ertan Aykın
Kimi yazarlar “Beni falanca okuttu” diye...edebiyat öğretmenleriyle öğünürler. Benim ne yazık ki öğünebileceğim bir edebiyat öğretmenim olamadı. Ama sevdiğim Türkçe öğretmenlerim, öğünebileceğim bir resim öğretmenim oldu. Örneğin ilkokuldaki Başöğretmenimiz Şakir Sabri Yener. Eşsiz bir dil öğretmeniydi. Sanırım hiç kimsenin böylesine değerli bir dil öğretmeni olmamıştır.
Sonra ortaokulda Ali Büyükmurat öğretmenimiz oldu. Daha sonraları Başöğretmeni dolduğu Ahmet Çelebi okulunda öğretmenlerinden bir oldum onun okulunun.
Hiç sözlü yapmazdı Ali öğretmenimiz. Hep yazılı yapardı. Türkçeyi sevdiğim için doğal buluyordum onun yazılılarıma hep on numara vermesine.
Bir gün nasılsa yazılısına hazırlıksız yakalandım. Şimdi yanıt vermesem ve zayıf alsam hem benim için prestijim sarsılacaktı hem de kendisi düş kırıklığına uğrayacaktı. Yapılacak tek şey vardı. Kopya çekmek. Ben de bunu yaptım. Yaşantım boyunca ilk kez kopya çektim.
Dersten sonra sorularla yanıtları karşılaştırdığımda bunu da yüzüme gözüme bulaştırmış olduğumu göndüm. Yanıtlarım baştan sona yanlıştı. Kesin sıfır alacaktım. Fevzi Günenç’in yükselme Devri sona ermişti!
Sonraki derste yazılı notlarını dinlerken yerin dibine geçmeye ya da en azından masanın altına saklanmaya hazırlanıyordum. Adımı numaramı okudu. Verdiği notu açıkladı: On! ..
..
Öğretmen öğretir herşeyi
Kazandırır bizi topluma
Küçükler veriyor gerçek örneği
Büyüklerim neden bu savaş kavga
Bakın ellerinde çantalar okula koşuyorlar
Bakın,bakın! ! ! hazır ol durumundalar
İstiklal marşı söylüyorlar
..
Çandır Mahallesinde geçti çocukluğum. Hacıkılıç Mahallesi bizim komşu mahallemizdi. Mahallemize yapılan ilk okulun yerinde büyükçe sebze bahçesi, ortasında da sulama suyu dinlendirme havuzu bulunuyordu. Okul ile Devlet Hastanesi arasında bulunan boş arsa, sabahları ahırdan çıkan büyük baş hayvanların yayılmaya götürülmek için toplaşma, aynı zamanda hasat mevsiminde de harman yeri, boş olduğu gün ortası zamanlarda da biz çocukların oyun yeriydi.
O yıllarda hemen, hemen her evde hayvan ahırı, bu ahırlarda da sütü için büyük baş hayvan beslenirdi. Her sabah ahırdan çıkartılan hayvanlar, tımarı yapıldıktan sonra sırtına hafiften vurularak toplaşma yerine gönderilir, akşamları da çobanın toplaşma yerine getirmesiyle hayvanlar kendiliklerinden evine doğru yönlenir kapıya geldiklerinde böğürerek haber verirlerdi.
Çoban sabahları toplaşma yerinde toplanan hayvanları, kangal köpeklerinin nezaretinde yazı mevkine doğru götürürdü.
Bazen sürüyü kaçıran hayvanlar sürüye yetiştirmek için koşturulur, sürüye dahil edilirdi. Bu sebeple diğer mahalle çocuklarını ya sürüye koşuştururken, ya okuldan, ya da oynadığımız iddialı yöresel oyunlarımızdan tanırdık.
Çapar mahallesi çocukları oyunda, bizim mahalle çocuklarından iyiydiler. Onları yenmek için sapanla taş atmada usta olanlarla antrenmanlar yapılırdı. Sapanın yapılışından, tutuş şekline, bir ucunun serbest bırakılarak şaklatılması, ayaya yerleştirilen taşın karşı tarafa fırlatılmasına kadar ne varsa öğretilirdi.
Mahalle çocukları bu oyunlarıyla bir tarafın diğerine baskın çıkıp, pes ettirmesiyle sonuçlanırdı. Ertesi gün ders arası teneffüslerde baskın taraf yenik tarafı ti ye alır onları kıskandırarak zafer kazanmış edasıyla eğlenirlerdi. Tabi yenilen gurup diş bileler, hırsını bir sonra ki oyuna saklardı.
Bahar aylarında, uçurtmaların kamış çıtaları bir birine çatılarak altıgen hale getirilir, rengarenk parşömen kağıtlarla kaplanır gün batımına yakın okul bahçesinde yada sürü toplaşma yerinde uçurulurdu. En büyük uçurtmayı kimin yaptığı uçurtmasını uçururken etrafında toplaşan kalabalıktan belli olurdu.
..
Görev yaptığım köyün adı Koyunkıran,
Dört yanı orman, ortada büyük bir harman
İki garip var burada biri öğretmen biri imam
Dayan garibim dayan, gün gelir buraları aran
Anıları yaz bir yere sonra zor olur hatırlaman
..
{Diyarbakır Öğretmen Okulu'
ndan; (koromda yer alan) arka
daşım,emekli Müzik Öğretme
ni sayın Ali Geyikli'ye,en iyi di
leklerim ve en içten sevgi ve
saygılarımla.)
..
Öğretmen:
Bilirsiniz çocuklar
Onkasım yaslı bir gün
Ulus Ata'yı anar
İçten, buruk ve üzgün.
Çocuklar:
..
Ahh çocuk.!
Büyüyünce öyle hayalinde ki gibi,
Öğretmen, avukat, hakim filan olmayacaksın.
Pişman Olacaksın..
Pişman..!
..
sevgili öğretmenim
beni okutmadı ama
o zamanlar okulun
dönen işlerinin
çok önemli bir kişisiydi
tam bir gençlik
tam bir yaşama sevinci
..
Öğretmen
Oğulumsun benim inan farkın yok
Ta canözümde öz evladımsın
Ne sana kızarım ne gücenirim
Ruhumu ağartan apak tanımsım
Öğrenci
..
HAYALLERDEN GERÇEĞE AZMİMİN ZAFERİ 2 - Bölüm
Saygıdeğer gönül dostlarım. Çocukluk hayallerimi gerçekleştirmek asla mümkün olmadı. Çünkü maddi ve manevi desteğim yetersizdi. Babamın gece gündüz marangoz, yapı ustalığında çalışmasına üzülsem de yardımcı olmaya henüz gücüm yetmiyordu. Oda aldığı bahşişlerin, hediyelerin bir çoğunu başka çocuklara veriyordu. Kendi çocuklarını ikinci planda düşünmesine üzülüyordum.
Anneminde sevgi, şefkati yetersiz kalıyordu. Onunda ilk düşündüğü ona verilen görevlerdi. Günlük görevlerini yerine getirmediği zaman büyüklerimiz tarafından hırpalanıyordu. Babamın annemi başkaları tarafından dolduruşa getirilip hiçe sayışı beni çok üzüyordu. Zaman zaman gece bile annemi azarlayışı, dayak atışı beni yıpratıyordu. Annemi savunurum ümidi ile gece yatağımın altına sopa saklıyordum ama gece de bir türlü uyanamıyordum. Annem yatağı döşeği toplarken sopayı görünce çok mutlu oluyormuş.
Çünkü yavrum beni eşimden korumak için hazırlık yapmış diye düşünmüş. Annem saf kalpliydi küçük hatalarından dolayı onu çok cezalandırıyorlardı. Ben sofrada annemi göremedim mi arıyordum. Bir keresine evin çevresinde onu bulamayınca ona azık katarak ararken yukarı bahçede aç, susuz çalışırken buldum. Annem kendisini düşünen bir evladının oluşuyla gurur duyuyordu. Annemi daima garip ve yalnız hissettikçe gözlerim yaşarıyordu.
..
'320' height='300']
Âşık Gürkaniye
30.12.2004 Pamukkale üniversitesi fen-edebiyat fakültesi Türk dile ve edebiyat bölümü ve fakültemizin diğer bölümlerin öğrencilerine yönelik toplantıda bugün bizi çok mutlu ettiniz. Büyük ve kutsal bir göreviniz olduğunu düşünüyor ve sizleri kutluyorum. Sağlık ve mutluluklar dilerim
Prof. Dr. H. Ömer. Karpuz
Denizli
..
31 yıl sonra, ben geldim okulum!
Seni Sen değil, bambaşka gördüm.
Bu Sen misin, Okulum?
Yoksa yanlış mı gördü gözüm
Ben seni tanıyamadım.
Sen de Beni.
6-C eli 564 nolu öğrencin
..