Yıllar öncesi...
60' mışlı yılların
Galiba...
Başlarındayız...
Yalova Ortaokulunda...
Üç arnavut...
Yan yana oturmakta...
..
Öğretmen Ali’ye sormuş,
-Söyle bakalım Ali,
Şeffaf ne demektir?
Ali, o gün çalışmadan,
Okula geldiği için,
Yanıtı hatırlayamamış:
-Bilmiyorum öğretmenim.
..
Ahmet Bey Yüksek Teknik Öğretmen Okulunda okumaktadır. Bir gün, derste matematik öğretmeni ile tartışmaya girer. Ona göre iki artı iki eşittir dört etmemektedir. Kendince sebeplerini açıklar. Fakat öğretmen kanaat gelmez ve üstelikte çok kızar. Sonuç malum, tek matematikten kalır. Tabii ikinci yılda aynı hoca gelmektedir yine kalır. Nerdeyse çıldıracaktır ne yapsa bu iş olmaz, adam takmış bir kere. Ama onunda kafasına iki artı iki dört etmez takılmıştır ve haklıdır. Nihayet üçüncü yıl hoca tayin olur başka bir yere gider. Bu da inadı bırakır bildiğim şimdilik kendime der ve sınıfta çıt çıkarmaz ve sınıfını geçer mezun olur, tabii iki yıl gecikmeyle. Ama hala fikrinde kararlıdır; zaman, zaman bulduğuna haklı olduğunu anlatır. Bir gün muzip bir bayan arkadaşı bunu dinleyenler arasındadır, onun hararetli konuşmasını böler;
-İyide ne inatlaşıyorsun iki iki daha dört eder işte.
-Ya etmiyooor.
-Kardeşim ediyor işte, bak iki yıl mezun olamadın,
-Tamam
-İki yıl da bu yüzden öğretmenliğe geç girmedin mi?
..
Değerli dostlarım. Uzun bir yaz tatilinden sonra okullarımızın kapıları eğitim öğretime açılıyor. Anasınıflarında bu sene yeni gelecek olan çocuklarımızın eğitime kazandırılması, bu çocuklarımızın eğitime hazırlanmaları için ön hazırlıklar yapılacak. Birçoğu anaokullarından gelen ve eğitme yabancı olmayan çocuklarımızın dışında, ilk defa ilkokula gidecek olan öğrencilerimizin de olduğu ve bir haftadır okula alışma eğitimine tabi tutulan çocuklarımızla birlikte 20. Eylül. 2010 tarihinden itibaren ilköğretim ve lise öğrencileri eğitim öğretime başlayacaktır. Yaklaşık olarak 17.000.000 gencimiz 2010-2011 eğitim öğretim yılına başlayacaklar.
Yine bir telaş, yine bir heyecan, yine bir takım burukluklarla bir eğitim öğretim yılı başlayacak. Bazı çocukların tüm istekleri yerine getirileceği için sevinç yumağı içerisinde eğitim öğretime başlayacak. Bazı öğrencilerimizin ise ailelerinin ekonomik güçlerinin yetersizliği nedeniyle istekleri bir anda karşılanamayarak daha ilerideki aylara aktarılacağı için eğitime buruk başlayacak. Sevinç ve hüzün yumakları aynı sınıf içerisinde bir eğitim öğretim yılının sonuna kadar sürecektir. Ama sevinçli, ama hüzünlü fark etmeyecek. Aynı sınıfı, aynı havayı, aynı öğretmeni paylaşarak geçirilecek bir sekiz aylık süre var önlerinde.
Hiç kimseye nasihat verme düşüncesinde değilim sevgili dostlarım. Ancak eğitimde öğrencinin, öğretmenin, okulun bir sacya ayağı oluşturduğunu düşünürsek; eğitimin önceliği sanırım ortaya çıkacaktır. Sekiz aylık bir eğitim öğretim sürecinin yabana atılacak bir düşünce olmadığına inanıyorum. Eğitim öğretimin temel taşı olan, onlar olmadan eğitimin olmayacağı öğrencilerimizi büyük zorluklar beklemektedir. Yağmurda çamurda, kışta kıyamette, yolların uzun zaman karlarla kapalı olduğu; uzun zaman yolların açılmasını bekleyen insanların olacağı eğitim öğretim tabii ki kolay ve rahat olmayacaktır. Zorlu bir eğitim ve öğretim yılı hem öğrencilerimizi, hem öğretmenlerimizi, hem velilerimizi, en önemlisi okul yönetimini beklemektedir.
Sevgili dostlarım. Geleceğin gençleri, vatanı emanet edeceğimiz bu gençler için siz velilere büyük görevler düşmekte. Aynı zamanda bu gençlerimizi de büyük sorumluluklar beklemektedir. Bu seneki eğitim öğretim yılında velilerimize düşen görev ve sorumluluklardan başlamak istiyorum. Buna göre:
1- Öğrenci velilerimizi 2010-2011 eğitim öğretim yılında çok zor bir yıl beklemektedir. Birçok velinin; günümüz ekonomik şartların zorlukları karşısında veli olarak görevini çok kolay bir şekilde yerine getirebileceğini söylemek sanırım kolay olamaz. Ancak bütün bu olumsuzluklar karşısında bile velilerimizin; canla başla çocuklarına ve eğitim öğretime karşı görev ve sorumluluklarını en iyi bir şekilde yerine getireceklerine inanıyorum. Velilerimize bu konuda başarılar dilemek isterim. Ancak velilerimizi bekleyen sorumluluklardan da söz etmeden geçemeyeceğim. Buna göre:
a) Velilerimizin bir yanlış uygulama yapmamasını istiyorum. Çocuğunun okula gitmesini ve başarılı olması durumunda ise ona bir takım ödülleri vereceğini söylemesi bana göre büyük bir yanlıştır. Velilerimizin asla çocuklarının başarı durumunu bir ödüle bırakmamalıdır. Ödül sözü yanlıştır.
b) Velilerimiz; okul, veli ve öğretmen ilişkilerine çok dikkat etmek zorundadır. Öğrencisinin başarısını artırmak, derslerinin başarı durumunu kontrol etmek, okula olan devam devamsızlığı konularını takip etmelidir. Eğer öğrencinin sorunları varsa onarlı çözme yollarını aramalıdır.
..
Son ders zili de çaldı
Çocuklar dönüyor evlerine
Ak bir yoldan
Elbise askısında unutmuş
Bir öğretmen kravatını
Leyla öğretmenim de gidecek
Topladı çantasını.
..
Dünyanın dört bir yanında yatırımları, yatları katları olan zengin bir adam, şehrin ileri gelenleri arasında itibarlı biriydi. Taahhüdünde devam eden işlerin, paye kapmış zevatları aydan aya gelir bilgi sızdırarak işin akışını teminde kolaylıklar sağlayacaklarını vaat ederler, elden cebe hediyelerini alır, emellerine nail olduktan sonra arzı endam ederek boş gelip dolu giderlerdi. Şirketlerinde çalışanlarda bol keseden maaşlarını aldıkları gibi cabadan ayrıca yılda iki kez maaşları kadar pirim adı altında ikramiye alıyorlardı. Etrafında fır dönenler bu saltanatın gidişatından keyif alıyor memnunluk duyuyorlardı.
İş görüşmeleri için yurt dışı seyahatleri hiç eksik olmuyor sık, sık mahiyetindeki elemanlarıyla gidip geliyordu. Yine böyle bir yurt dışı iş toplantısında, bu kadar yoğun çalışma ve strese kalbi dayanamadı, kendini kötü hissettiğini söyleyerek en yakın sağlık merkezine, oradan da tam teşekküllü özel bir hastaneye kaldırıldı. Gerekli tetkikler sonucunda doktorları anjiyo olması gerekli dediler. Anjiyo sonuç vermediği için ameliyat olmasına karar verdiler. Bypass ameliyatı başarıyla yapıldı, yoğun bakımdan çıktıktan sonra bir kaç gün hastanede yattıktan sonra taburcu edildi.
Yakın dost ve iş arkadaşları, hasta ziyaretini bahane ederek yurt dışını görme arzusuyla yanıp tutuşuyorlardı. Adamın şirketlerinden birisini aracı kılarak uçak biletlerini aldırdılar, en güzel kıyafetlerini giyindiler hayatında hiç uçağa binmeyenler uçağa binip güle oynaya yurt dışına uçtular.
Hastaneye en yakın çiçekçiden, daha evvel sekretaryasından öğrendikleri, hastanın en çok sevdiği çiçeklerden buketler yaptırdılar. Hepsinin yüzünde ağlayan adam maskesi vardı, oysa maskenin ardında sırıtıyorlardı. Heyecanla hastaneye girdiler. Danışmanın vermiş olduğu refakatçi eşliğinde hastanın yattığı odaya geldiler. Poliklinik hemşiresi kısa süreli görüşe izin verdi. İkişer ikişer olmak üzere hastayı ziyaret etmiş olmak adına hastaya görünüp, geçmiş olsun dileklerini sundular. Hastanın karşısında timsah gözyaşları döktüler. İltifat ve pof poflara alışık olan adam vaziyetten pekte memnundu. Ne çok sevenim varmış diye düşündü içinden. Adamlarına talimat verdi. Ziyaretime gelenleri, şehrin gezilecek yerlerini gezdirin, hediyelerini alın diye.
..
Yazmak dünyanın en zor işiymiş. Yazmak her şeyden evvel, insanın kendisini anlaması, keşfetmesi, tanıması ve anlamlandırmasıdır. Sonra en dar halkadan başlayıp, suyun üzerine düşen bir taşın oluşturduğu halkalar misali, bir sonraki daha geniş halkayla devam edip en geniş halkaya varıncaya kadar insanları, yaşanılan çevreyi ve olup biten herşeyi aynı şekilde anlamak, keşfetmek, tanımak ve anlamlandırabilmektir. Onun için yazmak demek, bir yerde ve aynı anda, derin sezgi gücüne sahip bir sosyolog, çok iyi bir psikolog, kabiliyetli bir hekim, sabırlı bir öğretmen, emeğe aşık bir zanaatkar, kelimelerle resim yapabilecek kadar hünerli bir ressam, herkesin yerine kendini koyabilen müthiş bir tiyatrocu, tasavvur gücü alabildiğine geniş bir senarist ve bütün bunlarla beraber hepsini bir harmoni içinde işleyebilen başarılı bir yönetmen olabilmek demektir. Öyle olunamasaydı Jan Valjean’ın baş döndüren değişimi anlatılabilir miydi? Öyle olunamasaydı Raskalnikov’un işlediği korkunç cinayet açığa çıkartılabilir miydi? Çıkartılırken de ‘Raskalnikov, o cinayeti işlemekte haklıymış’ dedirtecek kadar farklı psikolojik tahliller yapılabilir miydi? Öyle olunamasaydı Martin Eden’in hayran olunası hayat hikayesi kaleme alınabilir miydi? Öyle olunamasaydı Kafka’nın ‘Dönüşüm’ündeki insandan böceğe geçişin hüzünlü serancamı resmedilebir miydi? Asla hiç birisi edilemezdi. Buradan yola çıkarak diyebilirimki, yazarlık demek, ilk insandan son insana kadar, bütün bir insanlığın yaşamını, o yaşamın içindeki tüm faaliyetlerini ve faaliyetlerinden kaynaklanan ne varsa; mutluluktan kedere, aşktan terkedilmişliğe, kavuşmaktan hasrete, barıştan kavgaya, terakkiden tedenniye kadar bütün serüvenlerini tek başına kaydetme ve muhafaza etmeye talip olmak demektir. Bu açıdan yazar, tek başına talip olduğu bu meslekten dolayı, sonsuza dek Tanrıdan sonra bütün bir varlığın tek şahidi ve tek varisidir.
..
Yollarını gözlediğim
Hasretiyle sözlendiğim
Sarı saçlı,yeşil gözlü
Bir öğretmen seviyorum
(06.09.2006)
..
Nice tartışmalar oldu.İşte ''Gaibi Allah bilir/bilmez Böyle gidilir böyle gidilmez...''Allah her şeyi bilir.Ama karışmaz.Sabırlıdır.Dinimiz sabır dinidir.Şöyle ki madem imtihana hazırlanıyoruz. Tarifi caizse:Öğretmen kontrol eder kim dersine çalışmış kim çalışmamış,kim kopya çekiyor kim çekmiyor.kim arkadaşıyla iyi geçiniyor.Kim anne babasını üzüyor eziyet ediyor.Kim kendi beynini başka şeylere yorup sigara, içki ve silahla kendi kendini üzüyor...Arkadaşıyla iyi geçinmek bile dersini çalışıp ta arkadaşına kötü olandan daha iyi tutulur.Yani ahlak ve edep ilk önde gelendir.Bazı kişilerin yaptığı gibi hileyi şeriaya döndermek en adi bir ahlak örneği olmuştur.Affı da yoktur.
Tüm bunların hepsi derslerin bitiminde yani ömrün bitiminde Yevm-ül Mahşerde belli olacaktır.Yani özellikle insan ve kendini insan sananlardan başını deve kuşu gibi kuma gömenlere kadar tüm canlılara kadar Karşımıza gelecektir itirazı yoktur.Bu işin Avukatı iyilikler iyi hareketlerimizdir; ekstradan avukatı da yoktur...
Allah bu bilinçlerle Yevm-ül Mahşerde Allah huzurunda elimiz ayağımıza dolaşmadan yüz akıyla cehennem azaplarından uzak etsin.Cennetin ayaklarının altında olduğu bilinen anne ve babalarımıza karşı,eşimize kardeşlerimize karşı, komşularımıza karşı görevlerini tam ve eksiksiz yapan kullarından eylesin......
..
Olmaz üstadım olmaz
Bir öğretmen lazımdır.
Bunu inkar edenler
Kaz/ım oğlu kaz/ımdır.
..
İşte veda ediyorum Mahmutbey Lisesi’ne,
İdareci, öğretmen, öğrenci, daha nesine,
Lakin sizlerden ayrılmak çok zor geliyor bana,
Siz! Mahmutbeyliler, kulak verin sesime…
..
Öğretmen herşeyi bilirmiş derler, soralım dedik.
-Öğretmenim acıdan ve yalnızlıktan kurtulmak için ne yapmam gerek?
-Vapura sahip olmak yerine sandala tutun dedi..
Başta anlamamıştım, sonra yaşayarak anladım..
..
Gül kadar mis kokulu
Bahar kadar çoşkulu
Gelincik gibi renkli
Kır çiçekleri kadar saf ve temiz
Güneş yüzlü,tatlı dilli öğretmenimiz
Hepimiz biliriz sizi,öğretmen annemiz
Bizde bir yaş büyüdük
..
Ataşehir Türk Halk Müziği Korosuna teşekkürler
Dün gece sazdaydım
Şirin dillerle sözdeydim
Buram, buram türkü idim
Anadolum da özde idim
..
Çok modern görünüşlü fakat çok otoriter bir babayla
Uysal bilinen daha sıkı baskıcı bir öğretmen anneyle
Adım adım takip eden baba benzeri iki delikanlı ağabeyle
Gençlik yılları çevrilmiş sanki ailece bir koca hapishane
..
öğrenciyken
öğretmenlerini suçlardı hep
öğretmen oldu
öğrencilerini suçluyor şimdi
..
Öğretmen
Öğretir
Öğrenci öğrenir
Anne baba böbürlenir
Yıllar birbirini izler
Öğretmen emekli olur
Ögrenci iş bulur evlenir
..
HAYATIMIN GİZEMLİ ANLARI
2
Liseyi bitirmiş üniversiteye gitmiştim. Erzurum üniversitesi İslami İlimler Fakültesiydi ilk üniversitem. Karlı yollardan vardığımız bu kar ülkesinde nasıl yapacağımı düşünmeden okula başladım. Kalacak yer bulmak meseleydi. Yurt yoktu. Kimse öğrenciye (bekara) ev vermiyordu.
..
Öğretmen yaz diyor,
Ali Ayşe'yi seviyor!
Öğretmen sil diyor,
Ali Ayşe'yi sevmiyor!
Ali'nin Ayşe'ye aşkı,
Dillerde, sayfalarda,
..
‘Oku’oldu ilk emir göklerden inen yere.
Öğrenmekti ilk görev verilen peygambere.
Ve öğretmek gerçeği arayan gönüllere.
Yeni bir ufuk açmak düşünen beyinlere.
O oldu ilk öğreten eskimez ilkeleri..
..