İnsan ruhunun derinliklerinde, arzu ettiği bir hayata dair, kısmen yaşanmış, ve o zamanlarda yaşanmış olması muhtemel bir öykü dür...
İnsan, hayatında doğruluk ve dürüstlük ten ödün vermedik ten sonra,
Azimle, Akli, İman'i ve İnsani bir İdrak ile gücünün son zerre sine kadar çaba sarf edip, ne yapsa da, istediği sonuca ulaşamadığını anladığında,
Zaman geçmiş, gün bitmiş, çareler tükenmiş,
karanlıkta kaldığını düşündüğü bir zaman,
Gözlerinin uykuya teslim olma ihtimali hiç aklından geçmezken, Bir bakmışsın ki, derin bir uykuya dalmış ve O ' düş lediği hayatı düşünde yaşamaya başlamış sın…
Ve Uyandığında, çok mutlusun….
Artık ümitsizliğe kapılmaya gerek yok..
Hayat sana akıyor...
Sana ise, bu hayatı en güzel yerinden yakalayıp yaşamak kalıyor..
Muammer Şerif
Ve hikayem..
Çok Uzun yıllar önce,
Mis gibi çiçekler kokan bir bahar vaktiydi...
Güzel ve şirin mi şirin kasabanın birinde, Mürdüm, Leylak rengine boyalı küçük ahşap bir evde, tek başına ailesinden, geçmişinden bi haber, kimi-kimse si olmayan, geçmişini sorgula-mayan, sorsa da sorularına lâyık cevaplar bulamayan, geçmişe dair tek bildiği, onu yetiştirip büyüten ve daha Mektebinin ilk yıllarında kaybettiği, dünyadaki tek varlığı, Rahmet le andığı Ak sakallı dedesiydi.
Dedesi, bir kaç yıl önce kasabaya elinden tuttuğu 5-6 yaşlarında küçük bir çocukla başka bir yerden gelip yerleşmiş ve bu eski evi satın alarak bu kasabada yaşamaya başlamışlardı...
O' Elinden tutup geldiği küçük çocuk;
Mektep çıkışında konu komşunun ufak tefek işlerine koşuşturup, onların verdiği , üç beş lokma yemek, ekmekle karnını doyurur,
Ak sakallı dedesinden kalma, ve yine bahçesi ahşap çitlerle çevrelenmiş evin önünde, Dede hatırası tahta oturağına oturup dinlenirken, çitlerin arasından, hafif yamaçlı ve yarım yamalak taş döşenmiş dar sokakta, Evlerin yüksek bahçe duvarlarını süsleyen, bin bir türlü rengâ renk açan çiçeklerin cümbüşüne bakar, nice hayaller kurarak, dalar.. dalar.. giderdi ..
Neden sonra dışarı çıkıp dolaşır, arkadaşları ile birlikte, yaramazlık nedir bilmeden, nice mutlu oyunlar oynar, ama her şeyi tadında bırakır, Akşam olmadan oyunları bırakıp evine dönerdi...
Evin içindeki, yine ahşap, tahtaları çatlamış masa ve sandalyesinde derslerini yapar bitirir, ardından geceleri bol bol kitap okur, uzun uzun düşüncelere dalar giderdi..
Ve abdestini alıp namazını kıldıktan sonra, gece yatağına girdiğinde, günün empati sini yapar, eksiklerini anlamaya çalışırdı..
2. Günler böyle geçip giderken; Kasaba halkının yardımlarıyla Mektebi bin ilk yıllarını tamamlamış, ertesi yıl Mektebin Orta kısmına başlamıştı.
Okul çıkışında ve tatil günlerinde bulduğu her işi yapmaya gayret eden başladığı her işi hakkıyla işleyen, kazancına her daim şükürler ederek hayatına devam eden,
Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadan, gelecekte düş-lediği hayallerine kendisini adım adım hazırlayan,,,
Kendisiyle barışık, Esmer, Güler yüzlü Dalyan boylu, ne zayıf ne şişman, yakışıklı mı yakışıklı...
Başında Gri kasketi, ayağında renkli çorabı ve kahverengi hafif parlak ayakkabılarıyla, Zarif ve temiz giyimli,
Güzel ve genç kızların hayâllerini süsleyen,
İyi niyetli, çalışkan, dürüst, ve bilge kişilikli 15 yaşlarında, Melih isminde bir genç yaşardı...
Doğruluktan asla ayrılmaz...
Üzerine vazife olmayan hiç bir işe müdahil olmaz,
Kimsenin şahsi konularına karışmadan doğru bildiği,,
Kendisine yakışan ve yakıştırdığı bir davranışla hareket eden, Vicdanı rahat,, Kendinden Emin...
Eğer fikri sorulursa yada bir konuda kendisinden yardım istenirse,
Aklının ve gücünün yettigi kadarıyla yardımcı olur, insanların hayır dualarını alır kendini hiç büyüksemeden, Büyüklük ve bilgiçlik taslamadan.. Büyüklerle büyük, çocuklarla çocuk olup, Kasabadaki herkesin sevgisini ve saygısını kazanırdı...Onun yaşlarında olan arkadaşlarına nazaran, Örnek bir davranış sergiler, ve bu davranışlarından dolayı, çoğu zaman arkadaşları tarafından kıskanıldığı için dışlanır, ama bunlara aldırış etmez, onlarla olabildiğince iyi ilişkiler kurmaya gayret eder..! Ve hiçbir zaman... Karıncayı kuşa yem etmezdi..!
3. Kendisi, Mektebinde ve derslerinde başarılı, Öğretmenleri tarafından beğenilen sevilen ve takdir edilen bir öğrenciydi. Ayrıca, Okul çıkışlarında mutlaka Cami ye varır, Abdestini alır ve vakit namazlarını kaza da olsa mutlaka kılardı. Daha sonra, Cami nin İmamını gördüğü vakitler onunla selamlaşıp konuşurlar, birbiriyle hasbihal ederlerdi. Melih aynı zaman da, din konularında da çok istek ve hevesli bir gençti. Caminin imamı, Melih'in akıllı çalışkan ve istekli bir genç olduğunu bilir, Ona din konusunda dersler verir, peygamber efendimiz (sas.) den kıssalar anlatır, Ona. Kur'an okumayı ve yazmayı da öğretirdi.
Çünkü, Melih kimsesiz ve yetim biri olduğundan, yaz tatilinde de çalışmak zorunda olduğu için, diğer çocuklarla beraber Kur'an kursuna katılamıyordu ama, Gayreti sebebiyle ve Köy imamının da yardımlarıyla, Hem dini bilgilerini artırmış, hem de Kur'an okuma ve yazmayı öğrenmişti. Ve... Mektebin Orta zamanları da böylece geçiver mis, Orta kısmı bitirmişti.
4. Mektebin üst bölümüne gitmek, Melih için bir hayal den öteye geçemez di.
Çünkü, Kasaba da gidebileceği bir Üst Mektep yoktu. En yakın sayılabilecek olanı da, bayağı uzak bir Şehirdeydi. Orada da ancak zengin olanlar bir ev tutup,, çocuklarını Üst Mektep de okuturlardı. Onların sayısı da, ancak bir elin parmaklarını geçmezdi... Dolayısı ile Melih in tahsil hayatı bitmişti.
Gel zaman git zaman,
Genç Melih askerlik çağına gelmiş ve ülkesinin en ücra köşelerinden bir şehirde askerliğini yapmaya başlamıştı..
Bilge kişiliği sebep olmalı ki, Askerde Yazıcı olmuş, Komutanlarının takdiri ile ödüllendirilmiş, Asker arkadaşları arasında da sevilen, Adaletten ayrılmadan onurlu bir askerlik dönemi geçirmişti...
Ve ardından teskeresini alarak Kasaba'sına geri dönmüştü, Geçmişte başından geçenler nedir ki...? Önünde gerçekleştirmesi gereken onlarca düşleri hayalleri vardı.. Hayatta birçok yol katetmiş acı tatlı anılar yaşamış, birçok konuda kariyer sahibi, bilgi sahibi olmuş, kendini geliştirmişti ama, bunlar Melih için yetmezdi... Hâlâ bilgiye aç, hâlâ bu hayat okulunun Afacan bir öğrencisiydi;
Gözleri önünde kocaman bir tabiat, keşfedilmesi ve yaşanması gereken kocaman bir hayat vardı
Ona göre, Kullanılmayan bilgi, gerçekleşmeyen hayâl ler, yaşana-mayan güzellikler ne işe yarardı...?
Kendisini avutmaktan başka...
Oysa, Melih için Hayat şimdi başlıyordu aslında...
Devam Ediyor..... devamı gelecek...
Muammer Çukur
Kayıt Tarihi : 4.3.2018 23:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Us umda yaşattığım hayallerin bir düş halinde dışa vurumu..

TÜM YORUMLAR (1)