ÖĞRETMEN DEDİĞİN…
Halk Böyle Devirir!
Dün biz, (biri genç, diğeri yaşlı genç) konunun okul anılarına nasıl geldiğini fark etmeden anılarımızı anlatmaya başladık. Okul /anıları/ arkadaşları söz konusu olunca yoğun, tutkulu duygular bombardımanına uğrayan ben, bir o kadar da hüzün, özlem, imrenme ve kıskanma(!) krizine tutuluyorum, arkadaşları dağılmamış, gençlerin yanında.
Benim anılarımı sözcüklerle anlatmak öyle iki dakikaya sığmaz. Yazıyla hiç olmaz. Ancak oynanırsa sahnede, filmde, o zaman anlatılabilir ve hissedilebilinir. Örneğin, mezun olduğum (Kız Sanat Enstitüsü) yıl ayrıldığım Muğla’ da 40 yıl sonra resim sergisi açmıştım. Sınıf arkadaşlarım dağılmış, sadece birkaç kişiye ulaşabilmiştim. Hepimiz orta yaşlı olmuştuk ve tanımayabilirdik birbirimizi. O, karşılaşma anının duygusu, heyecanı, mutlu/suz/luğu, yabancı kucaklaşmalar nasıl anlatılabilir ki…
En iyisi ben Deniz’in anısını yazayım.
Eğiticilerin çocukluktan itibaren nasıl ufuk açtığına ve eğiticinin değerine nasıl değer kattığına güzel bir örnek bu anı. Ha bunu, farklı yorumlayanlar, güzelliğin içini boşaltacaklar olabilir. Sadece anıdan keyif almak değil bu sütunlara aktarmak. Paylaşmak ve de paylaşılanı anlatmak, anlatabilmek...
Aşağıda okuyacağınız anı, yakından tanıdığım komşumun oğlu ve yine öğreticiliğinin fedakârlığını, cefakârlığını doruğuna kadar eylemleştirmiş, donanımlı, yetiştirdiği öğrencilerini ayakları yere sağlam basan, insan, pek çok öğrenci mezun etmiş öğretmen (Ş.T.) arasında geçiyor:
Deniz ilkokul 3 sınıftadır. (Şimdi üniversite son sınıfı 1 yıl uzattı.)
Bir gün, öğretmen ders anlatırken, Deniz sıranın üstünde parmaklarıyla tempo tutmaktadır. Bunu fark eden öğretmen yanına gelir ve sorar:
-Deniz ne yapıyorsun?
Deniz yanıt verir:
-Tempo tutuyordum öğretmenim.
Bunun üzerine öğretmen:
“-Halk derdini anlatırken milletin vekilleri kürsüde tempo tutarsa, halk da onları böyle devirir! ” diyerek, yanağına hafifçe tokat atar gibi yapar.
Küçük Deniz’ in kafası karışır, bunu o zaman pek algılayamaz ama daha sonraları hep anımsar, kendine rehber edinir, üniversitedeki eğitiminin son yılına kadar. Diplomasını almak ondan bir yıl uzaklaşınca, bu kez, tempo tutmanın gerçek tokadını yüzünde hisseder. Derin bir iç geçirerek öğretmeninin yukarıdaki dersini özlemle anımsar.
Memleketine dönüp öğretmeni görünce de ellerine sarılır öpmek için…
Öğretmenlerimizi unutmuyor, unutamıyoruz. Hangi yaşta olursak olalım, anılarımızı paylaşırken, onlara olan özlemlerimizle paylaşıyoruz.
Tüm öğretmenlere saygılar, sevgiler…
Ne mutlu öğretmenim diyene! ..
mebrure coşkunsu
Kayıt Tarihi : 24.11.2007 20:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

BENDE BİR ÖĞRETMENİM...ANILAR ANLATMAKLA BİTMEZ...ONLARDAN AYRILIRKEN BAYAĞI ZOR OLDU....ÇÜNKÜ ONLARLA BÜTÜNLEŞİYORSUN... VE HAYATININ BİR PARÇASI OLUYORLAR...VE HAYAT BOYUDA NE YAPRIKLARINI DUYMAK VE BİLMEK İSTİYOR İNSAN...HELE ÇOK İYİ YERLERE GELDİKLERİNDE BİR EVLADIN GİBİ SEVİNİRSİN....KUTLARIM DÜŞÜNCELERİNİZİ...SAYGILARIMLA.
SAYFANIZDA İZNİNİZLE ÖĞRENCİLERİMDEN AYRILIRKEN YAZDIĞIM ŞİİRİMİ PAYLAŞMAK İSTEDİM
SİZLER
gönül bahçemde çok güller yetiştirdim
kımisi sarı,kimisi kırmızı
akçay'ın beyaz gülleri bir başkaydı.
havran,sarıkamış ve edremit derken
yıllar çok çabuk geçti inanın ömrümden.
kimbilir hangi şehirde hangi sokakta
bir gün karşılaşırız ummadığımız bir anda
sizlerde aşı güllri yetiştireceksiniz
vatan millet sevdalısı yurdumda.
bir gün arkanıza dönüp baktığınızda
sizinde hatıranız olacak bu vatan toprağında.
biliyorum sizlerden ayrılmak hiçte kolay olmadı
ama çaresiz bu hayat ayrılıklar dünyası.
eskimeyen bir nesne yoktur bu dünyada
güneşin altında çözülür kayalar parça parça.
saygımız,sevgimiz ve inançlarımızdır bizi yücelten
ortak mirasa katkın varsa, bu dünyada en büyük erdem.
öyleyse hiç durmayın çok çalışın çocuklarım
zaman denilen hazine gitmeden henüz elinizden.
sizler gönül bahçemde açan son güllerimdiniz
sizleri unutmak mümkün değil,ihepiniz kalbimdesiniz.
akçay'ın beyaz,sarı gülleri ve kırmızı gülleri
sizler benim umudum vatanımın aydınlık günleri.
elele gönül gönüle verin,aydınlık türkiye için
götürün türk bayrağını ta..marsa dikin.
sizlerden istediğim tekşey saygı,sevgi ve çalışmak
dünyaya gelmenin bedeli bence budur ancak.
20005-akçay
İbrahim Yılmaz
..
Birol Hepgüler.
TÜM YORUMLAR (9)