okulun ilk ışıkları, itaatten yana yoksulluk
gözlerim körebede saklı, ellerimde yakan top
arkam-önüm, sağım-solum o bildiğiniz çocukluk …
üstüme bir numara bol gömlek sanki, adam olacak çocuğun karakteri
ne zaman oyun saatlerinde kaçamak olsam, düşmek kaderimmiş gibi
tutarım evin yolunu ürkerek, kan içinde dizlerim
kapıdan içeri girerim
o an;
gün gelecek der içimdeki ses, kanayan bir yaran gene olacak nasılsa
bulamazsan ne yapacaksın, bugün üstüne düşen gölgeyi yanı başında
kaybetmek korkusu birden, bir titrerim ki ne titrerim
ellerine sarılır ellerim
haydi;
anlat bana yeni baştan derim, sevdayı, kavgayı ve onurla yaşamayı
bilmeliyim yarın için bugünden, atacağım adımları ışığınla aydınlatmayı
yoksa gittiğin o yollarda, seni nasıl bekler gözlerim
özlerim canım çok özlerim
şimdi ….
mesainin son saatleri, ayak üstü yorgunluk
acı kahvede kırk yıllık hatır, falım kendinden geçkin
dün gibi bugün, gece gibi gündüzüm o bildiğiniz sarhoşluk ….
ağzım açıkta şaşkın izlerken, birden kopunca film en heyecanlı yerinden
bulamıyorsun sokaklarında romantikayı, iz yok zaten Kızılderililerden
gerçeğe çarpılıyor gözlerin, diz boyuna çıkmış sefalet
uyanıyor uykudan içindeki şiddet
o an;
gece yarısı en can alıcı yerinde iken sevişmenin, patlayan bir silah sesi
damla damla kan gibi akmaya başlıyor oluklardan, yaşamının felsefesi
meğer kalpazan bir öğretinin tam kendisiymiş bu cehalet
oysa böyle bilmiyorduk biz, hayret
haydi;
alev gözlü güneş verirse sıcağını, günbatımında ancak yaşarız aydınlığını
kader dediğin ise asla, açık deniz dalgalarında alabora olmak olmamalı
ve karanfil kokusuna çekilmeli, çekilecekse eğer hasret
oyundan bunu öğrenebildik nihayet
şimdi ….
Kayıt Tarihi : 2.6.2008 07:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
en güzeli ulvisi, erişilmezi de
çocukluk
teşekkürler
TÜM YORUMLAR (98)