denizlere inandırıp kalbini
suyun ölümünü izletmek gibi
gözlerin bundan böyle
hep
yollara akar
sen ne kadar
inkar etsen de gitmeyi
her şey sırtına binince
aklın unutmak ister bilmeyi
—öğrendiğin her şeyi unut
melal
portakal ağacı
düş bulutu
kardeş
dua
dondurma
belleğimde /yaşamın amacı
kulağımda /camdan ninniler
geç geldi gidecek
geç geldi gidecek
geç geldi gidecek
(üç)
bu korku seni bitirecek
—öğrendiğin her şeyi unut
korkuluklardan korkmayan
ama
kendinden kaçan kalbim
allah seni eğimli yaratmış
sana yokuştan başka
ne yakışabilirdi
kağıtlara geri dön
yoksa suskunluğa yazılan
nefes olacak
her bir odacığın
ziyan olacaksın
başakların yoksulluğunda
tüm masallar bir gün susar
sen dönerken sessiz sokağına
—öğrendiğin her şeyi unut
sana öğrenme demedim mi
bir şiir belki
iyidir bin acıdan
sana anlatma
demedim mi
iç sesin sana yeter
demedim mi
her salıncağın ipi
bir gün kopar demedim mi
sesin ağlar duyulmaz
elin uzanır tutulmaz
demedim mi
—öğrendiğin her şeyi unut
bayramlarda bize
hiç şeker düşmezdi
şeker sevmem derdim
ben şeker sevmem
dişlerim çürür
dişçiden korkarım
sonra bir gün
pamuk ellerime
rengarenk şekerler verdiler
şekerlerim
serin harflerin sıcaklığında eridi
artık ben
şeker seviyordum
ama yine
şekerim yoktu
—öğrendiğin her şeyi unut
saklambaç oynamak istedim
bulunmaz hint kumaşı
sandım kendimi
bulunmak istedim sonra
ama unuttum işte
kendimi koyduğum yeri
ne bulundum
ne buldum
bu kırık sesim
bu susuz
bu çocuk sesim
nasıl ulaşabilirdi uzaklara
beni kim inandırdı
hem hangi gayretle
bu saçmalığa
—öğrendiğin her şeyi unut
ne çok dikenim vardı
beni geri tutan
ne çok dikenim vardı
yaşama beni unutturan
ne çok dikenim vardı
sıkı sıkı diktiğim yamaçlarıma
ne çok dikenim vardı
çocukluğumdan saçlarıma uzanan
ne çok dikenim vardı
balonlarımı patlatıp
beni renkli heveslerden kurtaran
ne çok dikenim vardı
beni ummaktan usandıran
—öğrendiğin her şeyi unut
inkar etmişti yaşamak beni
evlatlıktan
kanasa da acımıyor demeyi
öğrenmiştim çoktan
aksini öğrenme demedim mi
acısa da
sus söyleme demedim mi
ömrün gurbet olsun
sakın bir yere varma
sakın hiçbir yerde
kök salma demedim mi
su uzatsalar bile
sana alma demedim mi
ölsen bile
susuzluktan olsun
suya inandığından değil
demedim mi
—öğrendiğin her şeyi unut
iki ve dört yirmi dört eder
sakınmaktan kendini düşmelerden
şimdi yirmi dört kere
birden düşüyorsun
elin yüzün yara bere
kalbin yara bere
dilin yara bere
bilmediğin bu yeni dünyada
yolun bile yara bere
içim
ne biçim
içim
ne biçim
içim
ne biçim
sanki hiçim
sanki hiçim
sanki hiçim
—öğrendiğin her şeyi unut
cesareti öğretip
korkuları yaşatan
yalanlarla zihnini kuşatan
dirseklerini çürütürsün gayretinle
omurgana sızan şüphelerle
gitmek değil savaşmak istesen de
göğsünde çırpınan bir güvercin
devrildi çerçevelerle
kalbime çakıldı
duvara çakılması gereken çivi
kalbim duvar dedim
değildi
kalbim duvar dedim
değildi
kalbim duvar dedim
değildi
—öğrendiğin her şeyi unut
elimde bir kırık testi
ey kalbim
geçemedin sen bu testi
sürüler uçuşur
göğsümün ovasında
belki kartopu oynarım
ömrümün yarasında
ataşların sessiz edasıyla
ikiye ayrılırdı
gözlerimde şeritler
tenimde hep çabadan izler
—öğrendiğin her şeyi unut
kalbimin pusulası şaştı
sürüler sürünerek
boyumu aştı
rüzgar beni bir daha savurma
rüzgar beni al
buradan
bir daha yolumu şaşırtma
tekrar tekrar tekrar tekrar
bir gün bitecek kadar
çok tekrar
—öğrendiğin her şeyi unut
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
bu bir kusur
/mu
—öğrendiğin her şeyi unut.
Kayıt Tarihi : 6.8.2025 00:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
çok teşekkür ederim, sevgiler.
TÜM YORUMLAR (2)