Çapa
okulumun semti gençliğimin
bahçesi, sandalyesi, kanepeleri, klinikleri
cafe Ümit, ortopedi kantini mekânlarımızdı
en yoğun tartışmaların merkezi, yemekhanenin altı öğrenci kantini ve kavgası ile
hatırladığım kadarı ile Çapa’da bir gün
bademciğini kesenleri
kesecektim nerdeyse, zor tuttular neyse
..
otuz kırk yıl önce
çay içtiğimiz barakamız vardı
Haydarpaşa’da
denizin hemen kenarında
gardan bir koşu uzaklıkta
ta Kadıköy’den yürüyerek gelirdik
elin elimde
gözüm gözlerinde
karizma desen yerli yerince
öğrenci harçlığı kadar kaldığımız
..
baskın yerdik
gece yarılarında
olmayacak zamanlarda
sabah mahmurluğunda
dolaplar sergen
yataklar alt üst
suç unsuru kitaplar yırtık
darmadağın
zulalar gariban
ne olduğu anlaşılmadan
..
80 Sonrası Okul Çevresi
Şehremini’ de king oynardık bütün ciddiyetiyle
sonucu kızdırmaya dayalı, masrafı ise bölüşürdük eşitçe
ya Mesut ne çekerdin, Coşkun, Recep,Güngör’le
sana yaptığımız eşek şakalarından
Şenol bilim adamı modunda, ders notları ondandı
pek katılmazdı da şakalara
başka eşeklere takılırdı Veliefendi’ de hele Çarşamba günleri
..
Martılara Konuk Olurduk
sana ulaşmanın bir yolu
125 numaralı otobüsle karayolu
biri de Kadıköy vapurundan geçerdi
yürüyüş yolumuz ve Haydarpaşa’da
çay içerdik salaş baraka çay bahçesinde
soluksuz buluşmalarımızda
taşı toprağı altın diye
..
Saraçhane
Laleli’ de baklavayı Seyidoğlu’nda yerdik
o zamanki Kimya Fakültesi’ne karşı
diğer tarafta meşhur Site yurdu
bir tarafta da öğrenci uğrakları kahveler
lisenin karşısı Vefa bozacısı
Kovacılar, iki yıl kaldığım yurdun sokağı
Fatih Şehir tiyatrosundan
..