körfeze esen sarhoş lodos karmaşığı kokun parmaklarımda gölgeli mahzun dalgalanan
avuçlarımda biriken uzak yaşanmış uykunun
can simidi sönen yıldızlar notlarında karalanan
nisan sabahı köpüklenmiş içimde kan revan
sahil kentlerine yakışan hüznümle gene ben
seninleyim gitmelerine uymayan oğlan
ikmale kalmış öğrenci ümidi aşk demlenen
..
şakaklarımda ayazı karanlık kitapların alıp götüren
direkler mezar taşı sanki kent göçüp gitmiş anlamsızlığa
evler sönük içine kapanık genç kızlar hastalıklı
ertelenmiş ölümler dayanmış kapımıza
sokak köpekleri bile ağlıyor zifiri karanlığına gitmelerin
üşüyen sarılıklı camlarda verem halsizliği
zaman teşvik edici yalana
bulutlar bile orospu acunda
yüzüm yarı yağmur yarı güneş fallik
vazgeçilemez kalmamış bir şey
..
sabahlar kehribar yanışlı mavi ölümlü
hayra yoramam eksik yanımda kalem kağıt
baştan ayağa ağaçlar üşür doyasıya
sonbahar geçim derdinde sensiz
zehir denizlerinde kulaçtır dizelerim
sen kayıp adası yüreğimin
sağ salim kar yağar kanat çırpışlarına uzak limanların
barış günleridir ayrılığa ölüm
mutluluk ayrık otudur hatırasız susuşunun
ağlamak çok çok öğrenci harçlığı ceplerimde
..
üşüdük yorulduk biz de alelade
dünyaya dargın bakışlı çocuklar da olduk
çektik yükünü içimizdeki proleter kesiklerin
güneşe döndük yüzümüzü sırtımızdan vurulduk
tek aşkımızı yitirdik öğrenci yurtlarında
sarı lambalı evlerde düşledik kavuşmayı
vardiya hüzünlü sokaklarda yurt edindik sosyalizmi
gevrek kokuşlu arkadaşlığı öğrendik yılmaz güney'den
..
geçmiş kış bulutları
liseli umarsız
yollar yapışır ayaklarıma
saçlarım taralı sana
gözucuyla yakalamak hayatı o sen
baktığım bakımsızlık ulaşmasız ellerim
sana karnına dokunmak yaratılması evrenin sil baştan
üstüm başım çirkin düşünmeli hayalsiz
beklemek hep geçmişte okul yolu zamanı
şarkılarım ahmet kaya
..
paylaştığımız ekmekti sokakların uğultusu
arkadaşlarımın ölümü gibi gelişinin düşünceli çıkmazları
bu akım bitmez çoğaldıkça çoğalttıkça beraber iğneden ipliğe
seninim işte
sev beni hadi ben yapı işçisinin elleri
bağlıyım üretmekten yana
dudaklarım üşümüş işportacı
sevdana çırağım sabah fabrika yolu
çamurlarıma bulanmış ağrısıyla koşmalarımın
konuştuğum öğrenci beyazlığı yaklaşımında acılarımın
..
tercihlerini sana bırakıyorum
vasiyet burukluğu mavilerimde
mirasyediyim acılarına
kapı komşun olsam külüne muhtaç
yedi kat yabancın olsam özlem yorgunu
rotatiflerde serçelerin kavgası
bildiriydin yasaklı haricimde başkalaşmalı
önem sırana göre yedeklerin sonuncusu
hayat dilekçenin ekler bölümünün sıradan ayrıntısı
çarpıcıydı olmamaklığımız bırakmadığımızca dopdolu boşluğumuzu
..
tek taraflı çifte suskunluğumuzu seyhan nehrine
ikicil bencilliğimizi bırakalım menderes bulvarı'na
gazipaşa'da kendini arar gibi unutmuşsun beni
benim elimde tuttuğum sinema biletini öğrenci indirimli
kasım gülek köprüsü'nde trenlerle dalga geçtim
raylar boğazıma yapıştı utanmazca gaddar
mahfesığmaz'a mahfe de sığmadı can sıkıntım da
kanalda yüzdüm beyaz donlu çocuklarla
telli dere'de telsiz keman çaldım duyasın diye
..
çığırından çıkınca caddelerin açık renkliye bürünmesi
güvercinlerin hezeyanlarıyla şenliklerine ara verdi ağaçlar
sırtım terli semt sakinliğine özeniyorum ara sıra aslında
aslında başıboşluğumla meydan okuyorum bütün beklemelerin
aptal çıkışısızlığına...
keder kıvrımlı bir ezgiyle şahlandığında gece sıkıntısı
sokağa bile bakmaya üşenir kalp atışlarımın küllenişi
sabaha karşılarla karşılaşmayı sever düşünmek defalarca
uzun boylu konuşmaların yorgunluğuyla paylaşılmalı çölün rengi
..
hadi
kabuslu suçlarla doldur ceplerini
benden
bana...
aynı kolunun aynı yerinden
iki kez öptüm
dudaklarım anlattı mı seni sana...?
öğrenci harçlığımızı
itiraflarımızla çoğaltıyoruz
sendeki kollarımda...
..