Ey oğul,
adını ben verdim,
ama sesini hiç duymadım.
Ben seni yüreğimle kurdum,
başını hiç okşayamadım.
Senin adını rüzgâra yazdım
ama sana hiçbir mektup yollayamadım.
Bir sabah gitti annen,
bir cümleyle yok etti yıllarımı:
“İtle evlenirim,
ama bir Kızılbaş’la evlenemem.”
O gün…
sadece aşk ölmedi,
evlat da gömüldü.
Senin nâşın yoktu
ama mezarın benim yüreğimdeydi.
Nüfus seni kardeş yazdı —
ben seni “oğlum” diye ağlarken
devlet kağıtla, toplum soyla
baba hakkımı sildi,
baba adımı harf harf yaktı.
Ata’m dedim sana…
Sen benim hem geçmişim,
hem istikbalimdin.
Sen doktor oldun,
ben köy öğretmeni.
Sen İspanya'da
dünyayı sararken
ben sınıf tahtasında
ismini yazıp sildim her sabah.
Jasmine bilir mi
bir çığlıkla doğduğunu?
Üç oğluna senin gibi isim koydun mu?
Hiçbirine benzemeyen bir sessizliği
hiç tanıdın mı?
Bilsen oğul…
ben her gece seni
dua sandığım bir cümlede aradım.
Her sabah,
bir çocuk gülünce,
sanki Ata güldü sandım…
Ey Hakk,
ben Ata’ya baba olamadım
ama sen beni
yetimlerin duasından mahrum etme.
Ey oğul…
bir gün bu dizeleri okursan
bil ki
ben seni
hiç bilmediğin kadar çok sevdim.
Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 28.7.2025 12:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!