ÖFKE ŞİİRLERİ

ÖFKE ŞİİRLERİ

Sedat Hünker

Ahlaklı amelli de baş ahlaklıdır ahlaklı halde kin öfke şiddet nefret iftira fesat fitne zina yoktur
Ahlaksız amelli de baş ahlaksızdır ahlaksız halde kin öfke şiddet nefret iftira fesat fitne zina çoktur

Sedat hünkar
(Karamecnun)
..

Devamını Oku
Mustafa Yılmaz İsmailoğlu

GÖNÜL DİLİ KONUŞ

Gönül dili konuş aksi yaramaz
Ulu orta olmaz öfke dili sus,
Dostluk varsa eğer zaman aramaz
Gönül dili konuş, öfke dili sus.

..

Devamını Oku
Fikret Turhan

Sen...
Öfke duyacaksan...
Doğru kişiye...duy...
Sen...
Öfke saracaksan...
Doğru yöntemle...sar...
Sen...
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

Ahretliğimiz İçin Ne Zaman Uyanacağız Biz? .. = 000.023 =

Öfke Yüklü: Davranışın, Seslenişlerin; Kendine Bir Zulüm!

Paylaşımınıza alabileceğiniz: tüm olumsuz tepki ve cevapta;
Öfkenizi, kontrol edebilme açısından, yeni bir fırsatın vardı:
Öfke kontrol fırsatında iletişim kuran her iki insan başarıda;
..

Devamını Oku
Zeynal Yaman

Kan beyne sıçrayınca akıl baştan çıkarmış
Öfke sel olup damarlarımızdan akarmış
Bu öfke öyle fena bir ateşmiş ki dostlar
Hem sahibini hem de başkasını yakarmış
..

Devamını Oku
Zeki Çelik

Sakince yaşamı arzula yalım,
Kendimizi iyi hazırlayalım,
Gerekli sabrı da az zorlayalım,
Belaya davettir kin nefret öfke.

Her türlü insana rastlamak mümkün,
Moralini bozar yabancı Türk'ün,
..

Devamını Oku
Cuma Soylu

MUNZUR ÖFKE DOLU ŞİMDİ
-----------------------------------------
Munzur bizim güzel serin yaylamız
Munzur bizim karlı dağımız ovamız
Munzur bizim bitmedi ki davamız
Munzur da yapılan o yargısız infaz
---------------------------------------------
..

Devamını Oku
Şerafettin Muş

Adıma

Çaresizim öfkeliyim yalnızım
Hüzün ile öfke derler adıma
Sessizliğin sesi oldu avazım
Hüzün ile öfke derler adıma

..

Devamını Oku
Turhan Şahin

Öfke gelir göz kararır
Öfke gider yüz kızarır
Sabırlı ol sakin düşün
İşin sonu nere varır
..

Devamını Oku
Ali Lidar

Ona şu an çok ihtiyacım var; daha önce hiç bu kadar ihtiyaç duymamıştım ona. O kadar acil bir durum ki bu kalbimin ortadan ikiye bölünüp aşağıya, bacaklarımın arasına düşmesinden korkuyorum. Bunun kulağa komik geldiğini biliyorum. Otuz yaşını devirmiş bir adam olarak daha olgun davranmam gerektiğinin de bilincindeyim, ama olmuyor işte. İster çocukluk deyin, ister toyluk hatta delilik. Umurumda değil. Onun yanına gitmeliyim, yoksa sonsuza kadar kaybedeceğim..
Daha önce de buna benzer şeyler hissettiğim oldu. Aslında onu özlemediğim bir an bile olmadı ama farklı ve çelişik duyguları aynı anda yaşadığımdan olsa gerek, bir şekile kendimi tutmayı başarabildim. Ayrılığımızın ilk günleri acı ve öfkeyi birlikte yaşadım. Sonra sonra öfkenin yerini artık tüm hücrelerimde hissettiğim özlem aldı. Sonra özlem yeni öfke nöbetlerini beraberinde getirdi. Zaman zaman tekrar döneceği umudu yeşerdi, sık sık da onu tamamen kaybettiğim fikrine kapıldım. Ama hissettiklerimin herhangi birinde ısrarlı olup alışkanlık geliştirmeme izin vermedi zihnim. Manik depresif bir hal, bir uçta umutsuz bir aşk ve tutku; diğer uçta da iflah olmaz bir öfke ve kızgınlık olan dar bir koridorda bir ileri bir geri götürüp getirdi beni. Kendimi dünyanın en büyük haksızlığına uğramış hissettiğim zamanlarda onu bir kaşık suda boğmak istedim; ama o an karşıma çıksa boyununa sarılıp beni affetmesi için yalvarmaktan başka hiçbir şey yapamayacağımı da çok iyi biliyordum.. Terk edilen insanların terk edildikleri ilk zamanlarda yapabilecekleri bütün saçmalıkları yapıp düşünebilecekleri bütün aptallıkları düşündüm. Öfkem ve acım o kadar büyüktü ki bütün dünyanın bana acımasını istiyordum. Herkes bilmeliydi, vah vah demeliydi herkes, ilgi ve alaka göstermeleri gerekiyordu. Tek başına üstesinden gelemeyecektim bunun. Bundan daha büyük bir acı olamazdı sanki herkes bunu anlamalıydı, hiç kimseye bir şey anlatmama gerek kalmamalıydı. Herkes işini gücünü bırakıp benimle acı çekmeliydi. Ben hayatımın anlamını kaybetmiştim, onlar benim yanımda olup hiç konuşmadan beni anlamalıydı, beraber ağlamalıydık, beraber hüzünlü şarkılar söyleyip, beraber sarhoş olup, beraber öfke krizleri geçirip beraber... O kadar çaresiz ve zavallı hissediyordum ki kendimi, yüzüme "neler yaşadığını anlıyorum ve senin için üzülüyorum" der gibi bakan herhangi biri bile kanayan ruhumu biraz teskin edebilecekti. Olmadı. Belki ben onlara nasıl ihtiyaç duyduğumu hissettiremedim belki de onların çok işi vardı. Durup böyle saçma sapan hezeyanlarla ilgilenemeyecek kadar meşguldüler. Sonunda onlar da öfkemden nasiplerini almaya başladılar. Beni terk ettiği için ondan, beni anlamadıkları için onlardan ve elimden hiçbir şey gelmediği için kendimden nefret etmeye başladım. Hatta bir ara bölündükçe çoğalan bu öfkenin içimdeki aşkı bile alt ettiğini düşündüğüm oldu. Ama tüm bunların zavallı birer savunma mekanizması semptomu olduğunu o kadar iyi biliyordu ki bir yanım, içten içe beni yiyip bitiren sızı tek bir gün bile azalmadı.
O kadar üzgündüm ki, hayatla işimin bittiğini düşünmeye başlamıştım artık. Yaşıyor olmak için yaşamanın manası yoktu sanki. Ve tuhaf şeyler düşünürken yakalamaya başladım kendimi sık sık. Hızlı trenin önüne fırlamak, tabanca ya da gaz, yüksek binalardan atlamak, çalışan bir otomobille birlikte kendimi garaja kilitlemek, yarısı boşalmış rakı şişesine iki kutu xanax boşaltıp yavaş yavaş çözülmesini bekledikten sonra tek yudumda kafama dikmek, odamın kapısına ve camına çok sayıda asma kilit taktıktan sonra anahtarları kapının altından dışarı atıp odadaki bütün kitapları ateşe vermek.. Ama o kadar korkaktım ki tüm bunlar birer fantezi olmaktan öteye geçemedi..
Şimdi daha sakinim. Ve daha az öfkeli. Hala üzgün ve çaresizim evet ama biliyorum ki içimdeki sevgiyi öldürmeye hiçbir duygunun gücü yetmeyecek. Artık başka hiçbir şey umurumda değil. Tek bir şeyden eminim. Ona şu an çok ihtiyacım var. Daha önce hiç olmadığı kadar. Nasıl olur bilmiyorum ama onu görmek zorundayım. Yaptığım ya da yapmadığım her şey için özür dilemeliyim. Onu ne kadar çok sevdiğimi ve o olmadan her şeyin ne kadar eksik yaşandığını anlatmalıyım. Bir bebek gibi hiçbir şey bilmeden ayaklarının dibine atmalıyım kendimi, tutup ellerimden kaldırması için gözlerine bakmalı ve her şeyi onunla yeniden öğrenmeliyim. Geçmişteki doğruların ya da yanlışların muhasebesini yapmaktan vazgeçtim. Hiçbir şey, hiçbir yaşantı hiçbir söz umurumda değil artık. Nefes almakla alamamak arasındaki fark gibi bir şey şu an onu görmek ya da görememek. Olgun davranmak filan istemiyorum. Ağırbaşlılıktan da bahsetmeye kalkmasın kimse. Bilincim yerinde, sakinim, ne istediğimi çok iyi biliyorum. Benim şu an sadece ona ihtiyacım var. Daha önce hiç olmadığı kadar...
..

Devamını Oku
Yusuf Tuna

Öfkelenip etrafına zarar verme sakın,
Öfkenin ateşi önce sahibini yakar.
Öfke ile kalkan zararla oturur bakın,
Öfkenin ateşi önce sahibini yakar.

Öfkesini yenen kimseler sabır eridir,
Sabreden her zaman kazançlı biridir.
..

Devamını Oku
Seçkin Erdoğan

“Ona göre bil istedim! ”


Atarsa şu şalterlerim
Sinir çıkar, katlıdır bak!
Dürünür tüm defterlerin
Öfke baldan tatlıdır bak!
..

Devamını Oku
Basri Yıldız

Çanakkale’de omuz omuza olduk biz,
Tek yumruk olup dünyayı yendik biz,
Birbirimizden kız aldık, verdik biz,
Bu kin,Bu kan,Bu öfke niye.

Dağlarımda çiçekler açsın,
Kokusunu etrafa saçsın,
..

Devamını Oku
Rabia Barış

Enerji patlaması toprak öfke kusuyor,
Güneşin şemi gitti gece ayaz kesiyor,
Bu bir doğa olayı aciz kalıyor insan,
Çaresizlik üstüne poyraz acı esiyor,
Öyle bir felaket ki toprak öfke kusuyor.

Bir amansız canavar derin açar yarayı,
..

Devamını Oku
Fatih Arslantaş

ÖFKE&KİN
Yavrusuna doymamış anne demi suç
Daha gün görmemiş bebek temi suç
Allah akıl vermiş silah tamı güç
Bu nasıl bir öfke bu nasıl bir kin

Üç yaşında çocuğu nasıl vurdunuz
..

Devamını Oku
Hakan Özbay

DİLİNDE ÖFKE

Hırçınlaşan bu ırmak
Öfkeyle kabarmış
Bu ırmak çok ağlamış
Irmağın diliyle öfke
Bu deliren kasırga
..

Devamını Oku
Hanifi Kara

İNSAN FITRATI

İnsan fıtratı gereği, korkar ise yüz sararır
Öfke gelir göz kararır, öfke geçer öz kararır...

01/04/’16
Hanifi KARA
..

Devamını Oku
Oktay Coşar

Ruhumu sana adamalıyım. Ruhum senin olmalı. Sen ruhumu güzel kıldın. Seninle ruhum yeryüzünde yaşamaktan her zamankinden daha fazla ongun. İzin ver ruhum sende kalsın. Bu kararı kalbim ve bedenimle aldık. Kalbim de bedenim de bu karardan dolayı ferah. Çünkü sen ruhumu kendinle donattın. Gülücüklerinle, sözcüklerinle, bakışlarınla! ....

Biliyorum ki sen en nice mutluluklarla bezeli yaşamlarda uyumalısın. Fazlasıyla hak ettiğin sevinçlerin gelmeli bir bir yüreğine. Gelmeli ki geçmişindeki acıların buhar olup kaybolmalı tümden. Sayfalarda coşkuyla yarattığın sözcükler,öyküler canlanmalı teker teker ve hepsi seninle olmalı evrenin ömrüyle. Öykülerindeki sevinçlerin seninle yaşamalı hep. Senin olmalılar dirilip. Yüreğini geçmişindeki loş boşluktan çekmeliler. Çekip akmalılar yaşamına. Akıp sarılmalılar sana sonu gelmez bir nehir gibi…

Titreyen yüreğine merhem olmalı yaşayacağın her an. Sen ve kalbin gözyaşlarını sadece mutlulukların için tüketmeli. Geçmişin asla ağlatmamalı seni. Ağlatırsa bile her ağlayıştan sonra daha fazla mutlu olmalısın. Çünkü yüreğin uçsuz bucaksız bir iyilik tarlası. Biliyorum ki bu tarlayı o iyi, sıcak umutların çapaladı hep. Biliyorum ki bu tarla sende huzuru, mutluluğu ve kahkahaları çağrıştıran mavi renginde. Sen bu mavi tarlayı böylesine bereketli, gülümseyen topraklı bir hale getirmek için çok uğraştın. Geçmişinin sana sızılarla örülü dikenli tellerle barikat kurmasına rağmen masmavi bir tarla yarattın içinde. Gelecekteki mesut düşlerin bu tarlada saklıdır…

Hayallerin birikmişlikten ağırlaştı farkındayım. Hayallerden çekindiğini, ürktüğünü de biliyorum. Ve her şeye rağmen hayallerin sana yaklaşmasından korkmadığını da biliyorum! Hayallerin mavi tarlanda gerçek olup misafir olacaklar yüreğine. Çünkü sen hayallerini zamanın içinde doyurdun, besledin, onları incitmedin ve kimsenin de incitmesine müsaade etmedin. Seni incitmeye çalışanlar incitenler oldu. Buna engel olamadın. Ama hayallerine zarar verdirtmedin. Çünkü hayallerin senin için kutsal ve özgür. Emin ol hayallerin de senin için aynı şeyi düşünüyorlar. Sen ve hayallerin senin gerçeğin. Gerçeklerinse senin güzelliklerinle yoğrulmuş kalbinin yaşama bakan uzantıları. Ve biliyorum ki gerçeklerini ve hayallerini kıranlara ve zarar verenlere bile öfke duyamıyorsun. Çünkü öfke bedeninden uzak bir karanlık senin için. Çünkü öfke duyamayacak kadar narin ve ince ruhun..
..

Devamını Oku
Mehmet Küçükkarahan

Gülmedi kara bahtın çileli yüzün.
Baharın geldi de gelmedi yazın.
Şimdi duvarda asılı kırık sazın.
Dinmez içindeki öfke hırçın çocuk.

Karanlık köşeler keser yollarını.
Sarsan boynuna yârin kollarını.
..

Devamını Oku
Ramazan Ecevit

Deniz delirdi dün
Bir öfke bir öfke
O ince belli sevgilisi sahile
Küfürler savurdu bütün gece
Ama takan kim
Sahil tam otuzunda
..

Devamını Oku