Günaydın güzel insan
Türkçe karakter testi yaptım konu kısmında yaşamak güzeldir diyerekten bir garip heceler dizesi oluşturdum. Ne diyom ben, bu sabah ince giyinmişim biraz yada üzerimdeki kazak çok fazla rüzgar çekiyor içeri titredim bir iki kez. Şu anda da üzerimde ceketim var çıkarmadım hoş mont falan giymedim kadife bir ceket var onu giyip geldim de normalde de böyle giyiniyordum bu sabah niye üşüdüm bilmiiim. Sen nasılsın iyi misin iyi olmanı ulu manitudan diler, gözlerinden öperim. Beni soracak olursan iyiyim, iş güç canının sağlığı. Ee daha daha nasılsın. Beni soracak olursan hamdolsun iyiyim..
Ay ne güzel oluyor bu eski mektup dilinde yazmalar baştan sona selam eder gözlerinden, ellerinden öperim, birde beni soracak olursan hamdolsun iyiyim hem mektupta çabuk bitiyor, akvaryumdaki balığı soramayacağım, üstelik sarı ineğinde yok hoş neden sarı (kız) inek oluyor ki söylenmesi mi rahat normalde siyah beyaz olur inekler, kahverengi olanları da var. Kuzuları, koyunları kimse sormuyor yada kapıdaki köpeğin hatrını, ya çeşme başında bekleyen kızları çeşmeden giden suyun biriktiği deredeki kurbağaları neden sormazlar. Sonra akşam olunca yanan ışıklarla köyün üzerine çöken masal kahramanlarının varlıkları.
Bitmek tükenmez bilmeyen gazyağı lambalarının yada çıraların odaya yaydığı koku (hoş şimdi elektrik var ve sarımsı ışığı ile odayı daha çok aydınlatıyor) köşeye yığılan yorgan döşekler ve tezekle yakılan sobanın metal görüntüsü. Hangi mektuba düşer damın üzerine serpilen toprağın yağmurla akıp gitmesi.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Mektupları unutmamalıyız. Değerlerini hatırlamalıyız. Hatırlatan şair yürek sağolasın.Çok güzel.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta